MERFÛ’ HADÎS: Sahâbe-i kirâmın (Resûlullah efendimizin sohbetinde yetişmiş mübârek arkadaşlarının); “Resûlullah’tan işittim, böyle buyurdu” diyerek haber verdikleri hadîs-i şerîf. Buna, hadîs-i mevsûl de denir. (Bkz. Hadîs)
Merfû lügatta, yükseltilmiş demektir. Hadis ıstılahında, Hz. Peygambere nisbet olunan söz, fiil, takrir ve sıfatlara “merfû hadis” denir. Merfû hadisin senedi muttasıl veya munkatı’ olabilir. İsnattan sahabî düşerse mürsel olur. Sahabeden başka bir ravi düşer veya müphem bir râvî zikredilirse o hadise munkatı’ denir. Peşipeşine iki ravi atlanmışsa mu’dal ismini alır. Her üç halde de isnad munkatıdır ama hadis yine merfûdur. Zira bir hadisin merfû oluşu, isnadının kesintisiz olarak Hz. Peygambere ulaşması yönünden değil, metnin ona izafe edilmesi bakımındandır.
Bir haberin Hz. Peygambere nisbet edilmesi ya açıkça ya da hükmen olur. Açık söz halinde merfû; sahabînin, “Rasûlullah’ın şöyle buyurduğunu işittim”, “Hz. Peygamber dedi ki…
“Rivayet edildiğine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur” gibi ifadelerle Hz. Peygamber’den naklettiği hadistir. Açık fiil halinde merfû, sahabînin,
“Rasûlullah’ın şöyle yaptığını gördüm” veya “Rasûlullah şöyle yapardı” diyerek bir merfû, yine Sahabînin, “Rasûl-ü Ekrem’in huzurunda şöyle yaptım” yada “Falanca Rasûlullah’ın huzurunda şunu yaptı” diyerek anlattığı olayı Peygamber Efendimizin yadırgamadığını bildirmesidir, (Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, çev. Y. Kandemir, Ankara 1973, s. 182).