Din hizmetleri genel müdürlüğü diyanet işleri tarafından her hafta cuma hutbesi yenilenir. Türkiye”deki camilerde her cuma olduğu gibi bu cumada müslümanlar hep bir arada olarak hutbenin konusunu cami’de dinleyecekler. Müslümanlar için en önemli gün cuma günü olduğu gibi islam dini içinde özel bir gün olarak ilan edilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen bu haftaki hutbe konu Mesajı ne üzerine olacaktı? İstanbul,Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’deki bütün camilerde bugünkü okunmak üzere hazırlanan hutbe “Hac yolculuğundan hak yolculuğuna” başlıklı hutbe okutacak..
Hutbe İslam dininde cuma ve bayram namazlarında minberde imam tarafından okunan dua ve verilen öğüt. Hutbe insanları dine çağırır. Ayrıca İslam dininin Peygamberi Muhammed’in vefatından önce 124000 Müslüman’a irad ettiği dini metnin adı da Veda Hutbesi’dir.Sözlükte “bir topluluk karşısında yapılan konuşma” anlamına gelen hutbe, dinî bir kavram olarak, Cuma ve bayram namazlarında, genel olarak, Allâh’a hamd, Rasûlüne salât ve Müslümanlar’a nasihatten oluşan konuşmayı ifade eder.
Hutbe Cuma namazının sıhhat şartlarındandır. Bayram namazlarında ise sünnettir. Hutbe, Cuma namazından önce, bayram namazlarında ise, namazdan sonra okunur. İki hutbeden oluşur.
Hanefîlere göre hutbenin rüknü, Allâh’ı zikirden ibarettir. Allâh’ı hamd, tesbih veya tekbir getirmekle hutbenin farzı yerine getirilmiş olur; ancak sünnet terk edildiğinden mekruhtur.
Hutbe, bir mekânda toplanmış mü’minlerin, başta dinî konular olmak üzere, onların hayatlarını kolaylaştıracak, ilişkilerini uyumlu ve düzenli bir hale getirecek her konuda aydınlatılması için bir vesiledir. Hz. Peygamber’in uygulamaları da bu yöndedir.
Türkiye geneli cuma hutbesini buradan takip edebilirsiniz..
CUMA HUTBESİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
GÜN BİRLİK VE DAYANIŞMA GÜNÜDÜR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerin Allah katındaki mertebeleri pek büyüktür. Muradına erecek olanlar da onlardır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Allah’tan, bela ve musibetlerden uzak kalmayı isteyin. Fakat düşmanla karşılaştığınız zaman da sabredin. Ve bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır.”2
Aziz Müminler!
Millet olarak nice badirelerden geçtik. Bizi tarih sahnesinden silmek isteyenler hiçbir zaman bu emellerinden vaz geçmedi. Ancak her karış toprağı şehitlerimizin mübarek kanıyla sulanan vatanımıza göz dikenler, milletimizi parçalamak isteyenler dün olduğu gibi bugün de kaybetmeye mahkûmdur. Zira bizleri düşmanlarımıza karşı muvaffak kılan muazzam bir gücümüz vardır. Bu gücümüz, Allah’a olan sarsılmaz imanımız, din-i mübin-i İslam’a olan gönülden bağlılığımız, vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza ve bağımsızlığımıza olan sevdamızdır.
Kıymetli Müslümanlar!
Müslüman, barış ve esenlik duygusunu kendisine bahşeden Allah’tan alır. O’na teslim olarak etrafına barış ve esenlik dağıtır. Bununla birlikte müminler, İslam dininin mukaddes ve dokunulmaz kabul ettiği değerlerin çiğnenmesine, yurt ve yuvaların işgal altına alınmasına asla rıza göstermez. Bozulan dengeleri düzeltmek, barış ortamını tesis etmek ve adaleti sağlamak için onurlu bir mücadele verir. Nitekim kahraman milletimiz, hep bu yolda mücadele vermiştir. Daima barışın temini, güven ortamının inşası için çaba göstermiştir. Hiç kimsenin toprağına göz dikmemiş, ancak kendi vatanına göz dikenlere, iman dolu göğsünü siper etmiştir. Vatanını çiğnetmemiş, bayrağını indirtmemiş ve ezanlarını dindirtmemiştir.
Değerli Müminler!
Günümüz dünyası maalesef, karanlık tuzakların kurulduğu bir yer haline getirilmiştir. Masum insanlar yuvalarından sürülmüş, körpecik çocukların cansız bedenleri sahillere vurmuştur. İslam coğrafyasının dört bir köşesinde ateş çukurları açmak isteyenler, fitne, terör ve ihanet silahlarıyla kardeşi kardeşe düşürmüştür. Türlü hile ve desiselerle, plan ve tuzaklarla varlık ve bekâmız, istiklal ve istikbalimiz hedef alınmıştır.
Aziz Müslümanlar!
Bütün zorluklara rağmen kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, milletimizin her bir ferdi, yeryüzünde kötülüğün son bulup iyiliğin hâkim olması için çaba gösterecektir. Karanlık oyunları feraset ve basiretiyle bozacaktır. Dün olduğu gibi bugün de çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin kimsesi, mağdurların ve mültecilerin ümidi olmaya devam edecektir.
Bizler, gerektiğinde aç ve susuz kalırız; ancak hürriyet ve bağımsızlığımızdan, izzet ve şerefimizden asla taviz vermeyiz. Vatanımıza ve mukaddesatımıza, birliğimize ve beraberliğimize yönelik saldırılara her türlü fedakârlığı göstererek karşı dururuz. Bu cennet vatanımızın bir karış toprağını bile asla düşmana teslim etmeyiz.
Muhterem Müminler!
O halde, bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim. Gönüllerimizi iman kardeşliğiyle kenetlemeye devam edelim. Terörü, fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere karşı uyanık olalım. Azmimizi, muhabbetimizi, birliğimizi, dirliğimizi zedeleyecek her türlü söylem ve eylemden uzak duralım.
Geliniz, bu mübarek Cuma gününün şu icabet vaktinde Rabbimize hep birlikte niyaz edelim: Yâ Rabbi! İzzet ve onurumuza, istiklal ve istikbalimize kastedenlere, varlığımıza ve vatanımıza göz dikenlere fırsat verme! Ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, bölgemizin barış ve selameti için sefere çıkan kahraman ordumuza yardım eyle! Askerlerimizi ve güvenlik güçlerimizi her türlü tehlike ve tuzaklardan muhafaza eyle! Fesadı ve terörü ortadan kaldırmak için çıktığımız bu yolda bizleri nusretinle ve kudretinle muzaffer eyle!
1 Tevbe, 9/20.
2 Buhârî, Cihâd, 112; Müslim, Cihâd ve siyer, 20.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hutbe İslam dininde cuma ve bayram namazlarında minberde imam tarafından okunan dua ve verilen öğüt. Hutbe insanları dine çağırır. Ayrıca İslam dininin Peygamberi Muhammed’in vefatından önce 124000 Müslüman’a irad ettiği dini metnin adı da Veda Hutbesi’dir.Sözlükte “bir topluluk karşısında yapılan konuşma” anlamına gelen hutbe, dinî bir kavram olarak, Cuma ve bayram namazlarında, genel olarak, Allâh’a hamd, Rasûlüne salât ve Müslümanlar’a nasihatten oluşan konuşmayı ifade eder.
Hutbe Cuma namazının sıhhat şartlarındandır. Bayram namazlarında ise sünnettir. Hutbe, Cuma namazından önce, bayram namazlarında ise, namazdan sonra okunur. İki hutbeden oluşur. Hanefîlere göre hutbenin rüknü, Allâh’ı zikirden ibarettir. Allâh’ı hamd, tesbih veya tekbir getirmekle hutbenin farzı yerine getirilmiş olur; ancak sünnet terk edildiğinden mekruhtur.
Cuma hutbesinin ne kadar önemli bir konuşma olduğu bu hadis-i şerif ile daha da iyi
Cuma hutbesinin ne kadar önemli bir konuşma olduğu bu hadis-i şerif ile daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu mühim konuşma sırasında hatibin dikkatle dinlenmesi gerekir.
Cuma hutbesinin önemi, Müslümanların genelini ilgilendiren konularda onları aydınlatmaya yönelik bir konuşma olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Cuma, Müslümanların cemaat ve devlet olarak varoluşlarının simgesidir. Bilindiği üzere Cuma namazı Medine döneminde, yani Müslümanların cemaat ve devlet olarak hür oldukları ortamda kılınmıştır.
Cuma namazının farz oluşu
İslâm dininde ilk cuma namazı, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (sav) hicreti esnasında Medîne-i Münevvere’ye yakın Benî Salim Mescidi’nde, Salim İbn-i Avf yurdunda farz kılınmıştır.
Cumanın farziyeti Kitap, Sünnet ve îcmâ ile sabittir. Bütün mezhep imamlarının ittifakları vardır.
Hutbenin sahih olmasının şartları
1. Hutbenin vakit içinde okunması,
2. Namazdan önce okunması,
3. Hutbe niyetiyle okunması,
4. Cemaat huzurunda okunması,
5. Hutbeyle namaz arasında birşeyle meşgul olunmaması.
6. Cuma namazını hutbeyi okuyan hatibin kıldırması evlâdır, daha iyidir.
Hutbenin vacipleri
1. Taharete dikkat etmek,
2. Setr-i avrete riâyet etmek,
3. Hutbeyi ayakta okumak.
Hutbenin sünnetleri
1. Ezanı dinlemek,
2. Hatibin huzurunda ezan okunması,
3. Hutbeyi ikiye ayırmak,
4. Her iki hutbeye de Allah’a hamd ü senayla başlamak,
5. Müslümanlara va’z u nasihatta bulunmak,
6. İkinci hutbede duâ etmek,
7. Şehâdet cümlesinin iki kısmını da okumak,
8. Hutbeyi uzatmamak,
9. Hutbeyi kolay işitilecek bir sesle okumak,
10. İki hutbe arasında oturmak,
11. Siyah giyinmek.
12. Hanefî mezhebinde sünnet olan bâzı maddeler Şafiî mezhebinde farzdır.
13. O bakımdan sünnetlere riâyet edilirse, her iki mezhebin görüşleri yerine getirilmiş olu