Antik Yunanistan, bugünkü Yunanistan toprakları ile çevresinde yaşayan toplumların kurduğu devlet ve uygarlıkların, MÖ 756 (Arkaik dönem) ile MÖ 146 (Roma işgâli) tarihleri arasında hüküm sürdükleri bölgenin adıdır.Eski Yunan ‘da kaynağını Anadolu , Girit ve Mezopotomya’dan alan, Tanrıların çoğu doğu kökenli olan çok Tanrılı bir din anlayışı vardı. Eski Yunanlılar Tanrılarına kendi anlayışlarına göre ve istedikleri gibi ibadet ederlerdi. Yunanlılar Tanrılarını memnun etmek ve kötülüklerden korunmak için onlara ibadet ederler , kurban keserler, istediği yerde ve biçimde bunu yapabilirlerdi.
Bunlardan en önemlisi, Olimpos Dağı’nda yaşayan ve oradan insanları seyreden, doğaüstü varlıklardan oluşan bir aileydi. Bazı tanrılar ekinleri koruyor; diğerleri vahşi hayvanlarla, denizle, savaşla vb. şeylerle ilgileniyorlardı. Tanrıların kralının adı Zeus’tu, Romalılar ona Jüpiter adını verdiler. M.Ö. 776 yılında gerçekleşen ilk Olimpiyat oyunları, Zeus şerefine düzenlendi.
Çok tanrılı din inancının hâkim olduğu, toplumun sınıflara ayrıldığı, tiyatro ve mimarinin o dönemdeki en büyük eserlerinin verildiği Antik Yunan medeniyetinin gelişimi Augustus Caesar’ın MÖ 27 yılında Yunanistan’ı Achaea eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlaması ile durmuştur. Fakat yine de Antik Yunan kültürü batı medeniyetlerinin temeli olarak kabul edilir.
Yunanlılar, evrenin bir küre olduğuna inanıyorlardı. Yukarıda kalan yarısı ışıklı ve havadar, aşağıdaki yarısı ise karanlık ve kasvetliydi; dünya yatay bir diskti ve bu iki tarafın arasında süzülüyordu. İnsanlar öldüklerinde Zeus’un kardeşi Hades tarafından yönetilen yer altına gidiyorlardı. Poseidon Denizler tanrısıydı ve genellikle üç dişli bir gladyatör mızrağı taşır hâlde resmedilir. Yunanlılar,
Poseidon’un ve yer altı tanrısı Hades’in, Zeus’un kardeşleri olduğuna inanıyorlardı. Poseidon’un aynı zamanda atlar üzerinde de etkisi vardı.
Yunanlılar onun, kanatlı bir at olan Pegasus’un babası olduğunu düşünüyorlardı.
Yunan ve Roma tapınaklarının kalıntıları, Avrupa’nın, Yakın Doğu’nun ve Kuzey Afrika’nın çeşitli bölgelerinde görülebilir. Her şehrin koruyucu tanrı veya tanrıçasına adanmış bir tapınağı vardı.