Otuz iki dişe keman çaldırmak
Anlamı : İçecek çok soğuk olmak.
İt dişi domuz derisi
Anlamı : Sevilmeyen iki kişi arasındaki anlaşmazlıktan duyulan hoşnutluğu anlatan bir söz.
Fil dişi kuleye çekilmek
Anlamı : Herkesi küçümseyip kendisine özgü dünyasına çekilmek: ‘Çöküşün ve çöküşten kaçışın, fil dişi kuleye çekilişin yarattığı isyanlar kitaplaşmamıştır.’ -S. İleri.
Fil dişi kuleden bakmak
Anlamı : Herkesi küçümseyip kendini farklı görmek.
Dişten tırnaktan artırmak
Anlamı : Dişinden tırnağından artırmak: ‘Sabah akşam nerde, kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan artırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk.’ -N. Cumalı.
Dişli tırnaklı
Anlamı : Saldırıcı olan, sözünü geçiren.
Dişleri dökülmek
Anlamı : Yaşlanmak, ihtiyarlamak.
Dişinin kovuğuna bile gitmemek
Anlamı : Yiyecek çok az gelmek.
Dişini tırnağına takmak
Anlamı : 1) çok büyük güçlüklere, sıkıntılara katlanmak: ‘Türk milleti İstiklal Savaşı’nda varlığını dişini tırnağına takarak göstermişti.’ -A. Erhat. 2) bütün gücünü kullanmak.
Dişini sıkmak
Anlamı : Darlığa, sıkıntıya dayanmak, katlanmak: ‘Hele biraz dişini sık, hepsi yoluna girer.’ -R. H. Karay.
Dişine vurmak
Anlamı : 1) ısırmak, dişlemek; 2) mec. değerini anlamak için kontrol etmek: ‘Kelimeyi dişimize vurmuşuz, beğenmişiz, saklamışız. Benimsemişiz.’ -B. R. Eyuboğlu.
Dişine göre
Anlamı : 1) gücünün yeteceği, altından kalkabileceği bir durumda; 2) uygun, kolay.
Dişinden tırnağından artırmak
Anlamı : Yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek: ‘Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım.’ -N. Cumalı.
Dişe dokunmak
Anlamı : İşe yarar olmak, önemli olmak, yerinde ve anlamlı olmak: ‘Şöyle iki dişe dokunan, ciğere işleyen söz işitsem, şöyle tatlı, basit bir nağme duysam yok mu…’ -S. F. Abasıyanık.
Diş göstermek
Anlamı : Güçlü olduğunu, saldırıya geçebileceğini durumuyla belli etmek, tehdit etmek.
Diş gıcırdatmak
Anlamı : Öfkesini davranışlarıyla göstermek.
Diş geçirmek
Anlamı : Zorla veya inatla istediğini yaptırmak: ‘Karşısındakine diş geçirmek inadı gene kabarmıştı.’ -R. N. Güntekin.
Diş çıkarmak
Anlamı : Çene kemikleri içinde bulunan diş, diş etini deldikten sonra ağız boşluğuna doğru sivrilmek.
Diş açmak
Anlamı : Madenî boruları birbirine birleştirebilmek amacıyla özel aletle sarmal yiv ve set oluşturmak.
Deve dişi gibi
Anlamı : 1) iri görünüşlü; 2) sıradan olmayan, tanınmış, güçlü.
Canını dişine almak (takmak)
Anlamı : 1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek: ‘Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa?’ -Y. Kemal. 2) bütün gücünü harcayarak yapmak.
(Birinin) dişini sökmek
Anlamı : Kötülük edemeyecek duruma getirmek.
(Birini) dişine kestirmek
Anlamı : Birini alt edeceğine veya dövebileceğine inanmak: ‘Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar.’ -K. Korcan.
(Birine) diş geçirememek
Anlamı : Gücü yetmemek: ‘Anası cahil kadın… Delikanlı oğluna diş geçiremedi.’ -R. N. Güntekin.
(Birine) diş bilemek
Anlamı : Kötülük yapmak için fırsat beklemek, hıncını gösterir bir durum almak: ‘Temiz, aydınlık, hayran ve sinsi, alaycı, diş bileyici yüzler bir arada.’ -N. F. Kısakürek.
(Bir şey) dişe dokunur (olmak)
Anlamı : İşe yarar, belirtilmeye değer, önemli (olmak): ‘Bu türlü yazıları okumaktan -içlerinde dişe dokunur bir şey olmadığı için midir, nedir- pek hoşlanmıyorum.’ -O. V. Kanık.