Eşek sudan gelinceye kadar dövmek
Tkz. adamakıllı dövmek: ‘uslu otur yoksa ufak bir münasebetsizliğini duyarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim, kemiklerin kırılır, anladın mı?’ -r. H. Karay.
Eşek kadar
Hkr. büyük, iri, aşırı derecede gelişmiş.
Eşek gibi
Kaba, düşüncesiz.
Eşek derisi gibi
1) derisi çok kalın; 2) mec. duygusu az, duygusuz.
Topal eşekle kervana katılmak (karışmak)
Tkz. yetkisi ve yeteneği olmadığı hâlde önemli bir işe katılmaya yeltenmek.
Taze ot görmüş eşek gibi
İştahlanmış bir biçimde: ‘çamur, taze ot görmüş eşek gibi pis pis sırıtmış bunun üzerine.’ -h. Taner.
Eşekten düşmüş karpuza (düşmüşe) dönmek
Argo 1) çok şaşırmak, donup kalmak; 2) kötü bir duruma düşmek: ‘bunlar ezberlerindeki mânileri söylerler, dağarcıklarında mâni kalmayınca da eşekten düşmüş karpuza dönerler.’ -s. Birsel.
At pazarında eşek osurtmuyoruz!
Kaba söyleneni dinlemeyene uyarı amacıyla söylenen bir söz.
Anasını eşek kovalasın!
Kaba sözü edilen kimse veya iş için bıkkınlık, dikkate almama ve umursamama anlatan bir söz.