Yüzüne gülmek
1) dostmuş gibi görünmek: ‘köylünün yüzüne gülüp arkadan jurnalliyormuş.’ -e. Işınsu. 2) dostluk göstermek, ilgi göstermek, alakalanmak: ‘köyde, ondan başka yüzümüze gülen, bize yol gösteren olmadı.’ -ö. Seyfettin. 3) temizliği, yeniliği dolayısıyla ferahlık vermek: ‘banyo, tuvalet, vesair kısımlar, o ne temizlik, o ne genişlik, insanın yüzüne gülen o ne ferahlıktı.’ -h. R. Gürpınar.
Yüzü gülmek
1) sevinci yüzünden belli olmak: ‘otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü.’ -f. Otyam. 2) feraha kavuşmak: şehirlilerle köylüler arasındaki alışveriş şartları düzenlendikten sonra hepsinin yüzü gülmeye başladı. 3) temiz, tertipli duruma gelmek.
Yüze gülmek
1) yalandan dost görünmek; 2) sevimli, alımlı görünmek.
Pis pis gülmek
Başkalarını kızdıracak, sinirlendirecek biçimde gülmek.
Kıkır kıkır gülmek
İçinden gelerek sesli sesli bir biçimde gülmek: ‘kapalı panjurların ardında, ayıp şeyler anlatıp kıkır kıkır gülüyorlar.’ -a. İlhan.
Katmerli katmerli gülmek
Üst üste ve ara vermeden aşırı derecede gülmek: ‘harun sarhoşluğun sinirliliğiyle yine göbek ve gerdan titreterek katmerli katmerli gülmeye başladı.’ -h. R. Gürpınar.
Katıla katıla gülmek
Aşırı derecede gülmek: ‘bir kahveye yolu düşmüş, kahvede oturanların hepsi katıla katıla gülüyorlarmış.’ -b. R. Eyuboğlu.
İçin için gülmek (gülümsemek)
Belli etmeden, gizli gizli gülmek: ‘belki tramvayda, vapurda yan yana giderken, o ona için için gülmüştür, belki de alay etmiştir.’ -n. Hikmet.
Gülmekten kırılmak (katılmak, yarılmak)
Aşırı derecede gülmek: ‘ahali gülmekten kırılıyordu.’ -r. N. Güntekin.
Gözlerinin içi gülmek
Çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak: ‘zayıf bir kızı severdim / gözlerinin içi gülerdi’ -n. Cumalı.
Gevrek gevrek gülmek
1) kendine güvenip karşısındakini küçümsemek: ‘diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi.’ -a. Ş. Hisar. 2) neşeli ve kendine güvenli biçimde gülmek.
(Birinin) sakalına gülmek
Ciddi gibi görünen sözlerle alay etmek.
(Birine) içinden gülmek
Sezdirmeden eğlenmek.
Bir göz gülmek
Hem gülüp hem ağlamak.
Bıyık altından gülmek
Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek: ‘sanki yarım ağız söylediğimi anlamış gibi bıyık altından gülerek şöyle bir süzüyor beni.’ -a. Ümit.
Ağzını bırakıp kıçıyla (bir tarafıyla) gülmek
Alay ederek karşısındakine gülmek.