Dumanı tepesinden çıkmak
Anlamı : Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak.
Dumanı doğru çıksın
Anlamı : ‘iyi ve güzel olmasa bile yönteme uygun olsun’ anlamında kullanılan bir söz.
Dumana boğmak
Anlamı : 1) duman içinde bırakmak; 2) mec. bunaltmak, şüphe içinde bırakmak: ‘adamın kafasını katiyen aydınlatmamalı, karıştırmalı ve dumana boğmalısınız.’ -h. E. Adıvar.
Duman vermek
Anlamı : 1) çok duman çıkarmak; 2) mec. ortalığı karıştırmak: ‘sonra sen gazetende istediğin gibi ver dumanı.’ -a. İlhan.
Duman etmek
Anlamı : Argo 1) dağıtmak, bozmak, yok etmek: ‘ortalığı duman görür, duman etmek isterdi.’ -s. F. Abasıyanık. 2) yenmek, başarı sağlamak.
Duman attırmak
Anlamı : Argo kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak: ‘ama yerine göre karşısına dikilenlere de duman attırır.’ -r. N. Güntekin.
Duman altı olmak
Anlamı : Esrar, sigara vb. içilen bir yerin havasından etkilenmek.
Duman altı etmek
Anlamı : Bulunulan yerin havasını esrar, sigara vb. dumanıyla doldurmak.
Duman almak
Anlamı : 1) sis kaplamak, sis bürümek; 2) sigara dumanını içine çekmek.
Tozu dumana katmak
Anlamı : 1) ortalığı altüst etmek: ‘uzaktaki yoldan açık bir otomobilin tozu dumana katarak kasabaya geldiği görüldü.’ -h. Taner. 2) toz kaldırarak hızla gitmek veya kaçmak: ‘aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı.’ -halikarnas balıkçısı.
Tozdan dumandan ferman okunmamak
Anlamı : Ortalık çok karışık olmak.
Kafayı tütsülemek (dumanlamak)
Anlamı : Argo sarhoş olmak: ‘barba manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.’ -halikarnas balıkçısı.
Kafası dumanlanmak
Anlamı : 1) çok dalgın olmak; 2) sarhoş olmak: ‘saz, söz başlasın, içki ile kafalar iyice dumanlansın, cümbüş tam kıvamını bulsun.’ -h. R. Gürpınar. 3) esrar içmiş olmak.
Başını duman almak
Anlamı : Efkârlanmak.
Ateşe vursa duman vermez
Anlamı : Pek cimri olanlar için söylenen bir söz.
(işi veya durumu) duman olmak
Anlamı : Argo 1) işi, durumu berbat olmak; 2) bir kimse veya bir şey ortadan kaybolmak.
Hâli (hâlleri) duman olmak
Anlamı : Argo kötü duruma düşmek: ‘anası da artık eskisi gibi çamaşıra falan gidemediğinden hâlleri dumandı.’ -h. Taner.
Gözünü (gözlerini) duman bürümek
Anlamı : 1) hayale dalmak, dalgınlaşmak: ‘gözlerini de bir duman bürüyor, başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu.’ -r. N. Güntekin. 2) hüzünlenmek.
Gözü dumanlanmak
Anlamı : Öfkeden gözü hiçbir şey görmez duruma gelmek.