Konuşmak ile ilgili deyimleri ve anlamları. İçinde ve anlamında Konuşmak kelimesi geçen deyimler hangileridir? Konuşmakla ilgili deyimler nelerdir? Konuşmak sözleri…
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar.
Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş.
Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.)
Deyim : Yüksekten konuşmak
kendini çevresindekilere kabul ettirebilmek için övünerek konuşmak: ‘bekçi, onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu.’ -h. Taner.
Deyim : Yüksek perdeden konuşmak
1) yüksek sesle konuşmak; 2) meydan okurcasına sert konuşmak; 3) yapılması güç şeyleri gerçekleştirebilecekmiş gibi abartmalı konuşmak: ‘güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim : Yuvarlak konuşmak
bir şeyin ayrıntılarını gereği gibi belirtmeden genel konuşmak: ‘yuvarlak konuşmayı bırak da söyleyeceğini açıkça söyle diye hatibe müdahale etti.’ -h. Taner.
Deyim : Üst perdeden konuşmak
üstünlük taslayarak söz söylemek: ‘sen böyle üst perdeden konuşuyorsun çünkü etrafındaki o çomarlara güveniyorsun.’ -r. C. Ulunay.
Deyim : Tane tane söylemek (konuşmak)
acele etmeden, seslerin hakkını vererek herkesin anlayabileceği gibi konuşmak: ‘genç kadın ağır adımlarla eski yerine oturdu, tane tane söylemeye başladı.’ -a. Gündüz.
Deyim : Şundan bundan konuşmak
havadan sudan konuşmak.
Deyim : Pes perdeden konuşmak
1) alçak ve kalın sesle konuşmak; 2) alttan alarak, yumuşak bir dil kullanarak konuşmak.
Deyim : Ortaya konuşmak
sözü hiç kimseyi hedef almadan söylemek.
Deyim : Kelimeleri tartarak konuşmak
sonucu hesaplayarak konuşmak.
Deyim : Karnından konuşmak (söylemek)
1) işitilemeyecek kadar alçak sesle söylemek; 2) uydurarak söylemek.
Deyim : Kalbiyle konuşmak
düşüncelerini, duygu ağırlıklı bir biçimde anlatmak: ‘bana öyle geldi ki bu adam kafasından ziyade kalbiyle konuşuyor.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : İleri geri konuşmak (söz etmek, laflar etmek)
yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak: ‘şoför yolda ileri geri konuştu.’ -l. Tekin.
Deyim : İki satır laf etmek (konuşmak)
dostça biraz söyleşmek.
Deyim : İçinden konuşmak
kimsenin duymayacağı kadar yavaş sesle konuşmak.
Deyim : Genizden konuşmak (çıkarmak)
burnu tıkalı gibi konuşmak: ‘genzinden çıkardığı seslerle ağlama taklidi yapıyordu.’ -o. C. Kaygılı.
Deyim : Ezbere konuşmak
bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak.
Deyim : Dirhemle söylemek (konuşmak)
çok az veya yavaş konuşmak: ‘üstadı, profesörle taban tabana zıt yaradılışlı bir insandı yani dirhemle lakırtı söylüyordu.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Dereden tepeden konuşmak
gelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak: ‘kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk.’ -o. Kemal.
Deyim : Dekolte konuşmak
tkz. açık saçık konuşmak.
Deyim : Dan dun konuşmak (etmek)
yerli yersiz, ileri geri konuşmak.
Deyim : Çan çan etmek (ötmek veya konuşmak)
yüksek sesle sürekli gevezelik etmek.
Deyim : Bülbül gibi konuşmak (okumak)
1) kolaylıkla konuşmak, okumak: ‘kadın bülbül gibi fransızca konuşuyor.’ -h. E. Adıvar. 2) itiraf etmek.
Deyim : Bilmece gibi konuşmak
açık, anlaşılır bir biçimde konuşmamak.
Deyim : Arkasından atmak (konuşmak)
dedikodusunu yapmak.
Deyim : Alt perdeden konuşmak
hafif sesle yavaş konuşmak: ‘gözlerini süze süze alt perdeden, tane tane konuşur.’ -k. Korcan.
Deyim : Ağzı dolu dolu konuşmak
heyecanlı söz söylemek: ‘birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı.’ -s. F. Abasıyanık.
Deyim : Ağız ağıza vermek (konuşmak)
iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak: ‘tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Abuk sabuk konuşmak
ne söylediğini bilmeden, düşüncesiz, tutarsız konuşmak.