Ağır ile ilgili deyimler ve anlamları. İçinde ve anlamında ağır veya ağırlık kelimesi geçen deyimler hangileridir? Ağır deyimi ile ilgili sözler nelerdir?
Birçoğumuz deyimlerle ilgili bazı sözler veya cümleler bulmaya çalışmaktayız. Bugün’de yukarıdaki başlık altında sizler için deyimler derledik. Evvela Deyimin tanımını yapmakla başlamakta fayda vardır. Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Bazı durumların ifade edilmesinde zorluk yaşandığında, anlamların yetersiz kaldığı anlarda etkili bir anlatım aracı olarak deyimleri kullanırız. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız. secdem.net
Deyim : Ağır aksak:
Anlamı : Pek yavaş olarak, düzgün olmayarak. “Her zaman işleri ağır aksak yapıyorsunuz.”
Deyim : Ağır başlı:
Anlamı : Ciddî, olgun, hareketlerinde ölçülü, işlerini düşüne taşına yapan kimse. “Ağır başlı olmak insana üstün meziyetler kazandırır.”
Deyim : Ağır elli:
Anlamı : 1) Oldukça yavaş iş yapan, çabuk yapmayan. 2) Vurduğu zaman çok acıtıp can yakan. “Adamın eli amma da ağırmış, ense köküm hâlâ ağrıyor.”
Deyim : İşi ağırdan almak:
Anlamı : Acele etmemek, bir işi yapmak için isteksiz görünmek. “Söyle onlara, işi ağırdan almasınlar, müşteriler mal bekliyor.”
Deyim : Ateş püskürmek:
Anlamı : Çok öfkeli olmak, ağır sözler söylemek. “Öğretmen kapıyı kıran öğrencilere ateş püskürdü.”
Deyim : Ayağını sürümek:
Anlamı : 1) Verilen bir görevi ağırdan yapmak. 2) Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak. 3) Ölmek üzere olmak. 4) Halk inanışına göre birinin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak. “Ayağını mı sürüdün ne, senden sonra gelen misafirlerin sayısını Allah bilir ancak!”
Deyim : Ağır yara almak :
Anlamı : 1) kavgada veya savaşta önemli ölçüde zarar görmek; 2) bir olayda beklenmeyen sıkıntılı ve olumsuz bir duruma düşmek.
Deyim : Ağır söylemek :
Anlamı : Acı, dokunaklı sözler söylemek.
Deyim : Ağır ol! :
Anlamı : 1) ciddi, ağırbaşlı, soğukkanlı, sabırlı ol! Anlamında kullanılan bir söz; 2) acele etme, yavaş ol! Anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Ağır kayba uğramak :
Anlamı : Maddi ve manevi büyük zarar görmek.
Deyim : Ağır kaçmak :
Anlamı : 1) gücendirici olmak, uygun düşmemek: bu şaka biraz ağır kaçtı. 2) beklenenden fazla olmak: hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı.
Deyim : Ağır gelmek :
Anlamı : 1) gücüne gitmek, onuruna dokunmak: bu vazife bana çok ağır geliyor. -n. F. Kısakürek. 2) yapılması güç gelmek.
Deyim : Ağır durmak :
Anlamı : Ciddi, ağırbaşlı, oturaklı, soğukkanlı hareket etmek: devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar. -m. Ş. Esendal.
Deyim : Ağır çekmek :
Anlamı : Tartıda ağır gelmek.
Deyim : Ağır basmak :
Anlamı : Ağırlık olarak fazla gelmek.
Deyim : Kendini ağır (ağırdan) satmak :
Anlamı : 1) nazlanmak, gönülsüz davranmak: kız kendisini ağır satmakta devam ediyor. -r. H. Karay.
2) huylarını yavaş yavaş ortaya koymak: müdüre göre idareci biraz çatkın olacak yani oldukça ağırdan satacak kendini. -k. Korcan.
Deyim : Kulağı ağır işitmek :
Anlamı : Kulağı iyi işitmemek.
Deyim : Gururuna ağır gelmek :
Anlamı : Kişiliğine zor gelmek, büyüklüğünün zedelendiğini düşünmek.
Deyim : Dili ağırlaşmak :
Anlamı : Hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak: hastaya bazı şeyler soruyor. Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı. -h. R. Gürpınar.
Deyim : (bir şey, bir şeyi) ağır basmak :
Anlamı : 1) taşıdığı özellikler üstün gelmek: yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu. -b. R. Eyuboğlu.
2) bir işte gücü ve etkisi üstün gelmek: peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu. -t. Buğra.
Deyim : Ağırlık olmak :
Anlamı : 1) sıkıntı vermek: kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz. -ö. Seyfettin.
2) birine yük olmak, kendi masrafını başkasına çektirmek.
Deyim : Ağırlık basmak (çökmek) :
Anlamı : 1) gevşeklik ve uyku gelmek;
2) ağır bir hava kaplamak;
3) sessizlik oluşmak: yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı. -m. Ş. Esendal.
Deyim : Ağırlığını (ortaya) koymak :
Anlamı : Kimliğini ve kişiliğini kabul ettirmek.
Deyim : Ağırlığınca altın etmek (değmek) :
Anlamı : Çok değerli olmak.
Deyim : Ağırlığı olmak :
Anlamı : Etkisi büyük olmak: başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz. -a. Kulin.
Deyim : Ağırına gitmek :
Anlamı : Onuruna dokunmak veya gücüne gitmek: kimse, dört çocuklu bir aileye ev vermek istememiş. Bu, büsbütün ağırına gitmiş. -a. Ağaoğlu.
Deyim : Ağırdan almak :
Anlamı : 1) bir işi gereken süre içinde bitirmemek, geciktirmek: görüyorsunuz ki bu soyadı konusunda benim ağırdan alışım, bir tembellik değil. -m. Ş. Esendal.
2) bir işi gönülsüz, isteksiz yapmak: ama üstüme düşüldü mü bende bir gönül tokluğu, bir nazlanma, bir ağırdan alış. -h. Taner.
Deyim : Toprağına ağır gelmesin :
Anlamı : Bir ölünün aleyhinde konuşulduğunda kullanılan bir söz.
Deyim : Uykusu ağır olmak :
Anlamı : Uykudan zor uyanmak.
Deyim : Yükte hafif pahada ağır :
Anlamı : Taşınması kolay olan değerli (eşya): … işgal altındaki memleketlere o günlerde sık sık ve kolaylıkla seyahat etmiş, yükte hafif pahada ağır eşya sokup çıkarmışlardır. -h. E. Adıvar.
Deyim : Bombardıman etmek (birini) :
Anlamı : Bir kimseye ağır sözler söylemek.
Deyim : Dil yarası:
Anlamı : Acı, ağır ve kötü sözün gönülde bıraktığı kırgınlık.“Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez demişler.”
Deyim : Elini kolunu sallaya sallaya gezmek:
Anlamı : Pervasızca, çekinmeden, kimseden korkmadan dolaşmak.“Bunca ağır suç işlemesine rağmen elini kolunu sallaya sallaya gezmesi şaşılacak şey doğrusu.”
Deyim : Eşek şakası:
Anlamı : Ağır, hoşa gitmeyen, incitici, kaba şaka. “Ben eşek şakasından hiç hoşlanmam.”
Deyim : Gücüne gitmek:
Anlamı : Bir söz, bir davranış bir kimsenin onuruna dokunmak, o kimseye ağır gelmek.“Doğrusu onun bu sözleri gücüme gitti, çünkü hak etmedim o sözleri.”
Deyim : İki rahmetten biri:
Anlamı : Ağır hasta olan birisi için “ya şifa, ya ölüm” anlamında kullanılır.
Deyim : Kefeni yırtmak:
Anlamı : Ağır bir hasta ölüm tehlikesini atlamak. “Üzülmeyin, kefeni yırttı büyük anneniz.”
Deyim : Kendini ağır satmak:
Anlamı : Kendisinden yapılması istenen işi, birçok ricadan, birçok ısrardan sonra yapmayı kabul etmek. “Kendini ağır satmakla adam olduğunu mu kanıtlayacak?”
Deyim : Kanı ağır:
Anlamı : Davranışları yavaş, sevimsiz, konuşması insana sıkıntı veren, hoşa gitmeyen kimse.
Deyim : Naza çekmek:
Anlamı : Kendini ağır satmak, bir isteği yerine getirmekte yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak. “Kendini naza çekmeye bayılır bizim kız.”
Deyim : Nefsine yedirememek:
Anlamı : Kendine yakıştıramamak, o şeyi yapmayı kendisi için onur kırıcı, ağır bulmak. “İki yüzlülüğü bir türlü nefsine yediremiyordu.”
Deyim : Okka çekmek:
Anlamı : Hacminden daha fazla ağır gelmek.
Deyim : Ölüp ölüp dirilmek:
Anlamı : 1. Çok ağır bir hastalıktan kurtulmak. 2. Ard arda gelen sıkıntılı, acı veren durumlara düşmek.
Deyim : Sabaha çıkamamak:
Anlamı : Sabahtan önce ölmek, sabaha kadar yaşayamamak. “Hastanın durumu ağır, sabaha çıkacağını sanmıyorum.”
Deyim : Şaka maka (derken):
Anlamı : “Ciddiye almıyor, ağırlığını duymuyor, gerektiği gibi önemsemiyorduk ama sonunda gerçekten önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı” anlamında kullanılır.
Deyim : Topa tutmak:
Anlamı : 1. Bir yeri top ateşi altında bulundurmak. 2. Bir kimseye kırıcı, ağır sözler söylemek.
Deyim : Üstüne yıkmak:
Anlamı : 1. Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek. 2. Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek. “Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar, sorumsuzca yaşıyorlar.”
Deyim : Verip veriştirmek:
Anlamı : Ağır sözler söylemek, ağzına ne gelirse söylemek. “Yüzüne karşı verip veriştirdi ama o tek kelime bile söylemedi.”
Deyim : Vurduğu yerden ses getirmek:
Anlamı : Eli ağır olmak, çok kuvvetli vurmak.
Deyim : Yük altına girmek:
Anlamı : Sorumluluk gerektiren, ağır bir görevi kabul etmek. “Desene boş yere yük altına girmişiz biz.”
Deyim : Yükte hafif pahada ağır:
Anlamı : Taşınması kolay, değerli eşya (altın, elmas gibi.)
Deyim : Yükün altından kalkmak:
Anlamı : 1. Üzerine aldığı ağır bir işi başarmak. 2. Gördüğü bir iyiliğin karşılığı olarak bir şeyler yapmak. “Onu bu yükün altından kalkamaz sananlar nasıl da yanıldılar.”