Allah kelimesi ile ilgili atasözleri hangileridir? veya Allah cümlesi olan atasözleri nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber atasözünü derledik.
Atasözleri Türkçe’de “sav” ve “irsal-i mesel” olarak da adlanılır. Türk Dil Kurumu’nun Tanımı: Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel. İslamiyet öncesinde sav, divan edebiyatında irsal-i mesel ya da darb-ı mesel denirdi. Atalardan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan (anonim) düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir. Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir.
ALLAH İLE İLGİLİ ATASÖZLERİ VE ANLAMLARI
Allah balmumu yakana balmumu, yağmumu yakana yağmumu verir.
Genel bir inanışa göre Allah, çok harcayana çok, az harcayana az verir. Bunun gerçek nedeni şudur: Bol para harcayan kişi çok çalışır, çok kazanır veya çok daha fazla yerden geliri vardır. Aza kanaat eden ise az çalışır, az kazanır veya geliri belirli noktalardandır, onuda yemeye kıyamaz.
Allah bilir ama kul da sezer.
Bir işin iç yüzünü veya nasıl bir sonuç vereceğini ancak Allah bilir. Ancak insan da kafasını, aklını ve zekasını kullanarak aşağı yukarı bir tahminde bulunabilir. Nede olsa hepimiz bir insanız, karşımızdakinin neyi nasıl düşündüğü hakkında az çok fikir yürütebiliriz.
Allah bir kapıyı kapatırsa ötekini açar.
Dünya hayatında insan imtihan edilmektedir ve kulunu imtihan eden Allah’tır. Bir işte yada girişimde başarısız olunca hemen ümitsizliğe kapılmamalı, bir başka işe koyulmalıdır. Rızık kapısı çoktur, biri açılmaz ise diğeri açılır. İnsan rızkını aramalıdır.
Allah dağına göre kar verir (verir kışı).
Karın yüksek yerlere daha çok yağması gibi, yetki ve sorumluluk sahibi, varlıklı kimselerinde derdi çok olur. Hiçbir varlık ve makam, öyle dışarıdan görüldüğü gibi tümden taşasız değildir. İnsanlık erdemlerini koruyan, özellikle velilik seviyesine gelen kimselerin dünya hayatındaki imtihanları daha çetin olur.
Allah doğrunun yardımcısıdır.
Hayatını doğruluk ve dürüstlük üzerine kuran insan Allah’ın güvencesi altındadır. Çünkü Allah doğruluğu emreder ve doğru olanlarıda yanlız bırakmaz. Doğru insanlarında başına musibetler gelir, iftiralara uğrayabilir; fakat Allah, dürüst oldukları için onları mutlaka aklar.
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz.
Allah ahirzamanda ruhları yaratırken hangisinin ne zaman dünyaya geleceğini ve ne zaman öleceğini alnına yazmıştır. Bunu hiçbir zaman ne erkene alır, ne de geçe. Kişiler yazılan kadarını yaşarlar.
Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini yitirtir, sonra buldurur.
Şu dünyada dar bir geçim içinde olan kişiler, sevincin ne olduğunu bilmez. Allah onlara bu dar geçimlerden sonra yeniden bolluk ve refah bir yaşam verir, o zaman sevincin ne olduğunu kolaylıkla anlarlar.
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar.
Ele geçen önemli bir fırsatı kaçırmış olabilirsiniz. Fakat böyle bir durum karşısında ümitsizliğe kapılmamalı, üzerimize düşeni yapmaya devam etmeliyiz. Bu kararlılık ve ümitle, kaçırdığımız fırsattan daha önemlisini karşımızda buluruz.
Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini; istemezse işini, muhallebi yerken kırar dişini.
Allah şans ve talih verdiği kullarının başarılı olmasını sağlar, bu gibi kişiler neye ellerini atsalar becerirler, en zorları bile kolaylıkla yaparlar. Talihsiz ve şansız insan ise en basit işleri bile yapamaz, her işten zarar ve ziyanla ayrılır.
Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış.
Hayat içinde yaşam konusunda kimse kimseye maddi yük olmamalıdır. Birbirlerine çok yakın ve birçok değerleri ortak olan kardeşlerin bile kazançları, keseleri ayrıdır. Birinin parasına öteki ortak olmaya kalkışmamalı, bu edepsizliği kimse için yapmamalıdır.
Allah kulundan geçmez.
İşleri bozuk giden kimseler hiçbir zaman isyan etmemeli, asi olmamalıdır. Kendisini Allah’a vererek dualarını etmeli, ondan yardım istemelidir. Allah her zaman dar günlerinde sevdiği kullarına yardım eder, onları ödüllendirir. Bizde bu şekilde sevdiklerimizden ödün vermemeli, onlardan vazgeçmemeli, dar günlerinde Allah niyetiyle yanlarında olmalıyız.
Allah kulunu kısmeti ile yaratır.
Dünyaya gelen her canlı için potansiyel olarak rızık yaratılmıştır. Varlık sahnesine çıkan her canlı, kendisi için takdir edilen rızkı yer.
Allah sabırlı kulunu sever.
Acele etmek insanın zaafını gösterir. Zaaf ise eksik ve kusurlu birşeydir. Sabır ise olgunluk ve mükemmellik göstergesidir. Allah güzel olanı sevdiği için, sabır gösteren ve acele etmekten kaçınan kulunu da doğal olarak sever.
Allah sağ eli sol ele muhtaç etmesin.
Muhtaç olupta başkasından birşey istemek insana çok ağır gelir. Bu durumda bazen en yakın akraba bile gereken ilgiyi göstermez. İhtiyaç göstermeye gör, en yakın bildiğin insanlar bile senden yüz çevirir. Bundan dolayı Allah’tan dilediğimiz, bizi en yakınımıza bile muhtaç etmemesidir.
Allah sevdiğine dert verir.
Allah, derdin kendisinden geldiğine inananları, isyan etmeyenleri, bu duruma yakınmayanları, onu dert ve cefayı çekenleri her zaman mükafatlandırır. Allah bu dünyada sadece sevdiğine dert verir, onu sınamak ister.
Allah son gürlüğü versin.
İnsanlar her zaman kimseye muhtaç olmamayı ister. Çocuklarının eline bile düşmek, o nazı çekmek istemez. Bu atasözü bize şunu anlatmak istemektedir: Allah’ım, sen bana yaşlılık ve son günlerimde bolluk ve muhtaç olmamayı ver.
Allah uçamayan kuşa alçacık dal verir.
İnsan, yeteneklerim sınırlı, imkanlarım az diye ümitsizliğe düşmemelidir. Allah, yetenekleri kısıtlı olanlara durumlarına uygun bir rızık, bir yaşama düzeni, bir barınma imkanı verir.
Allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez.
Dünya yaşamında üne, zenginliğe, şan ve şöhrete tanınmış yada zengin bir ailenin çocuğu olmakla erişilemez. Allah isterse hiç tanınmayan, yoksul bir aile çocuğunuda kolayca çok ünlü bir insan haline getirebilir. Erdemli insanlar bu hayat ile herkese örnek olmaktadır.
Allah verirse el getirir, sel getirir, yel getirir.
Allah bir kimseyi zengin etmeyi dilerse ona hiç umulmadık yerlerden para, mal gelir, zengin olur. Ancak bir kimseninde ceza çekmesini istiyorsa ona sel getirir, fırtına getirir, binbir musibet ile elindekini avucundakini alır.
Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz.
İnsanları dürüst davranmaya sevk eden ahlaktır. Ahlakın temel dayanaklarıdan biri Allah korkusudur. İnsan, Allah’ın herşeyi bildiğini ve bundan dolayı sorguya çekileceğini bilmeli ve sadece kendinin tanık yada fail olduğu bir hususu açıklamaktan kaçınmamalıdır.
Allah’ın ondurmadığını; Peygamber sopa ile kovar.
Allah bir kişiyi, mutsuz yaratmışsa hiçbir kimse onun yazgısını ve kaderini değiştiremez. Başvurduğu bütün kapılar yüzüne kapatılır, artık onun kısmeti kendisinden çıkmıştır.
Allah’tan umut kesilmez.
En umutsuz durumlarda bile insan kötümserliğe kapılmamalı, Allah’ın bir lütufta bulunabileceği, kulunu zordan kurtarabileceği düşünülmelidir.
Almadan vermek, Allah’a mahsus (yaraşır).
Tükenmez hazinesi bulunan, karşılığa ihtiyaç duymadan verebilen tek varlık, Allah’tır. İnsan ise sınırlı imkanlara ve dünyalığa sahiptir. Sürekli karşılık almadan vermeye kalksa, kendi elindede birşey kalmaz. Bundan dolayı birşeyin karşılığını alarak vermek insan için bir zorunluluktur. İnsan birşey kazanmamışsa, başkasından birşey almamışsa neyi verebilir?
Altı olur, yedi olur, hep Allah’ın dediği olur.
İnsan birçok çareye başvurur, birçok ihtimali gözönünde bulundurur. Üstelik her türlü ince hesabıda yapar. Ancak bilmelidir ki, biz işin başında ne hesaplar yaparsak yapalım, sonunda Allah’ın dediği olur.
Atasını tanımayan Allah‘ını tanımaz.
Bir kimsenin isteklerine saygı göstereceği kişilerin başında babası ve annesi gelir. Onları tanımayan kimse, ana ve babaya itaat etmeyi emmeren Allah’ıda tanımıyor demektir.
Düşmez, kalkmaz bir Allah.
Halden hale girmek, batmak ve çıkmak biz insanlar içindir. İnsan, zengin iken yoksuz düşebilir; sağlık içindeyken hastalanabilir; yüksek bir iş başındayken görevden alınabilir. Bunların terside olabilir. Gücünü, yüceliğini yitirmeyen tek varlık Allah’tır.
Doğrunun yardımcısı Allah’tır.
Dürüst kimse bu dünyada çok sıkıntı çekebilir; fakat hiçbir zaman onur kırıcı bir duruma düşmez. Sendeler ama yere yüzüstü yuvarlanmaz. Çünkü işlerinden doğruluktan ayrılmayan kişiye Allah her zaman yardım eder.
Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a ısmarla.
Tevekkül, Allah’a güvenmektir. Birçok kavram gibi, buda yanlış anlaşılabilmektedir: Tevekkül, önlem almaya asla engel değildir. Bize akıl veren, yine Allah’tır. Bir iş için aklımızı kullanmadan, üzerimize düşeni yapmadan, onu Allah’a ısmarlamak tevekkül değil, ahmaklıktır. Gerçek tevekkül, üzerimize düşeni yaptıktan sonra, bundan sonrasını Allah’a havale etmek, sonucun iyi olmasını O’ndan ummaktır. İşimizi başkasına, dahası Allah’a emanet etmekle sağlama bağlamış olmayız. Onu sağlama bağlamak için önce sen bütün imkanlarını kullanacaksın; ondan sonra başkasına emanet edeceksin.
Garip kuşun yuvasını Allah yapar.
İddiasız, kendi halinde sessiz sessiz yaşayan insan, ne sevimli insandır. Kimsenin işine karışmayan, kimseyi kıskanmayan, kendi halindeki insanı Allah darda bırakmaz.
Kork Allah’tan korkmayandan.
İnsanları taşkınlıklardan alıkoyan ve davranışlarına bir sınır çizen en büyük yaptırım Allah korkusudur. Bu korku olmayınca, insan canavarlaşır. Allah’tan korkmayan kimse insana her türlü kötülüğü yapabilir. Böylesinden korkmak gerekir.
Yanlızlık Allah’a mahsustur (yaraşır).
Yer yüzündeki birçok canlı gibi, insanda tek başına hayatını sürdüremez. Yaşamak için diğer insanlarla iş bölümü içinde olmak zorunluluğu vardır. Toplumsal bir varlık olan insan, düşüncede ve katı hayat şartlarını göğüslemede tek başına kalırsa çok yıpranır. Ancak hiçbir şeye gereksinim duymayan Allah’tır ki, teklik sıfatı ancak ona yaraşır.
çok yardımcı oldunuz sağol
çok yardımcı oldunuz sağol varolun allah a emanet