Elde avuçta (ne varsa)
Anlamı : sahip olunan mal, para vb., her şey: ‘ailesi de elde avuçta ne var ne yok satarak istanbul’a göçmek zorunda kalmıştı.’ -h. Topuz.
Elde avuçta (bir şey) kalmamak
Anlamı : mal ve parasını harcayıp bitirmiş olmak.
Bir avuç toprak olmak
Anlamı : ölmek: ‘o olmasaydı, sen şimdi bir avuç toprak olmuştun.’ -r. N. Güntekin.
Avuç içi kadar
Anlamı : pek küçük, dar (yer).
Avuç (avucunu) açmak
Anlamı : 1) dilenmek, para istemek: ‘iki gündür yemek yemedim ama daha avuç açmadım.’ -n. Hikmet. 2) yardım istemek: ‘elinde böyle bir sanat varken herkes sana avuç açmaktan başka ne yapabilir?’ -n. F. Kısakürek.
Avucu (avuçları) kaşınmak
Anlamı : avucundaki kaşıntıyı bir yerden para geleceğine yormak.