Ç harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için ç harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan ç harfinin atasözü listesi.
Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları…
Çabalama ile çarık yırtılır.
İnsan enerjisini ve imkanlarını olabilecek şeylere yöneltmelidir. Olmayacak işi zorla yapmaya kalkışan kimse zarara uğrar.
Çabuk parlayan, çabuk söner.
İnsanın yüzünü güldüren her iş mutlaka bir emek ve süre ister. Tesadüfen ve hakedilmeden oluveren yada elde edilen şeyler insanın elinden gene aynı hızla çıkar.
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.
Daver edilen yere gitmek insanın üzerine bir borçken, davet edilmediği bir yere gitmekte ileri derecede bir görgüsüzlüktür. Kişi, çağrıldığı yere gitmelidir. Bu, en azından bir nezaket gereğidir; ödevde olabilir. Çağrılmadığı yere gitmemelidir. Gitmek, yüzsüzlük ve arsızlıktır.
Çalı çırpı(dır) yuvam, iyi(dir) kötü(dür) kocam.
Kişiler şu hayatta yuvalarından daha rahat bir mekan bulamazlar. Akşamları çalışanların işi bitince evine gelir, evin işlerini yapanlar herşeyi hazır ederler. Evin durumu iyide olsa, kötüde olsa insanın evi gibisi yoktur. Bu evin reisliğini yapan çalışan ise evine sorunsuzca baktığı sürece bazı zamanlarda meydana gelen darılma, sinirlenme ve hatta kavgalar bu güzel yuvayı yıkmaya değmez, herşey unutularak geçinilmeye ve hayatı sürdürmeye devam edilir.
Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez.
Bir değeri ve erdemi asil yaratılışlı insanlarda aramalıdır. Batalıkta biten gülün kokusunu oradaki durgun su bastırır. Cahil kimseye söz – ne kadar etkili ve uzun olursa olsun – tesir etmez. Öğüt almak Allah’tan korkan ve akıllı olan insanların harcıdır.
Çalma elin kapısını çalarlar kapını.
İnsanlara kötülük yapmayı kararlaştırmadan önce iyi düşünmelidir. Kötülük, kötülüğü doğurur. Bundan dolayı kimseye kötülük yapılmamalıdır. Yoksa aynı kötülüğü onlarda sana yaparlar.
Çam sakızı, çoban armağanı.
Varlıksız kimsenin armağanı küçük birşey olur. Hediyede çokluk ve değerden önce içtenlik aranmalıdır.
Çanağa ne doğrarsan karşına o çıkar.
İnsan, kendisi için önceden ne gibi hazırlık yapmışsa ileride onun veriminden yararlanır. İnsan bu dünyada çalıştığının karşılığını görür.
Çanakta balın olsun, arı Bağdat’tan gelir.
İyi ve güzel şeyler yaratılış gereği insanın ilgisini çeker. Uzaklık kavramı bu gibi şeyler için bir anlam ifade etmez. Güzel malı olan kimse, müşteri bulma kaygısı çekmez. Reklam yapmasa bile en uzak yerlerden istekliler çıkar.
Çarşı iti ev beklemez.
Sorumluluk gerektiren işler bu duygusu gelişmemiş, haylaz kimselere verilmemelidir. Başıboş gezmeye alışan kimseler disiplinli iş yapmaya gelemezler.
Çatal kazık yere çakılmaz.
Bir işte istişare etmek, akıl danışmak gerekli ve güzeldir. Birçok görüş alınmalı, farklı sözler işitilmeli ama sonunda söz ve irade bir kişide toplanmalıdır. Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.
Çiftçinin (zahirenin) ambarı sabanın ucundadır.
Bir işe emek harcamadan sonuç almak mümkün değildir. İyi ve yüz güldüren bir sonu ulaşmak istiyorsak işimize dört elle sarılmalıyız. Nitekim toprak, iyi sürülürse bol ürün verir.
Çiftçinin karnını yarmışlar, “kırk tane gelecek yıl” çıkmış.
Çiftçinin yüzü hiç gülmez, dense yeridir: Onun ürünü her türlü afete açıktır. Ya kuraklık olur yada sel baskını. Bunlar olmasa, ürününü tam olarak değerlendiremez. Oda hep gelecek yıla ümit bağlar. Durum böyle sürüp gider. Peygamberimiz, sadece tarımla geçinen insanların yoksulluk çekeceğini ifade buyurmuştur.
Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hakk.
Her kul, Allah’tan kendine gerekli olan şeyleri ister. Kimi kulların istekleri, başka kulların zararına yol açacak nitelikte olabilir. Kullarının dileklerini kabul edecek olan Allah’tır. Bu dünyada kimi ağlarken kimide güler. Hangi kulun dileği yerine gelmişse Allah böyle uygun görmüş demektir.
Çıkacak kan damarda durmaz.
Birşeyi yitimek kaderde varsa, buna engel olmak insanın gücünü aşar. Olacak şey, her tedbiri aşar ve olur.
Çıkmadık candan umut kesilmez.
En ağır hastanın bile canı çıkıncaya kadar iyileşeceğinden umut kesilmemelidir. / Elden gittiği sandığımız birşeyle ilgilimiz büsbütün kesilmemişse, gereken çabaları harcayarak onu tekrar elimize geçirebileceğimiz umulmalıdır. Bize “gitti, gidiyor” dedirten nice hastalıklara ve fırsatlara tanık oluruz ki, onlarda ne hasta gider, ne fırsat kaçar. Bundan dolayı insanın ümit kefesi daima ağır basmalıdır.
Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez.
Bayağı kişilerin yüzünün kızarması için bir söz, bir bakış yetmez. Böyle kimselerin iyice kepaze olabilmeleri için birbirlerine girmeleri gerekir.
Çingeneden çoban olmaz, Yahudiden pehlivan.
Çobanlık sorumluluk isteyen, dürüst kimselerin yapabileceği bir iştir. Çingene ise – yaşadığı hayat gereği – sorumluluk yüklenmekten uzaktır. Pehlivanlık cesaret isteyen bir iştir. Herkes pehlivan olamaz.
Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış.
Ne oldum delisi soysuz kişi, eline yetki geçince yakınlarına kötülükler yapmakla işe başlar.
Çıngıraklı deve kaybolmaz.
Hangi ortamda yada işte bulunursak bulunalım, fazla silik ve pısırık görünmemeye gayret etmeliyiz. Nerede olsa varlığını gösteren kişi unutulmaz, haklarıda kolay kolay yenmez.
Çirkefe taş atma üstüne sıçrar.
Kötülük yapmak için fırsat arayan kişilerle çatışmaya gelmez. Böyle insanlara sataşan zararlı çıkar, itibarı zedelenir.
Çivi çıkar ama yeri kalır.
Yağtığımız bir fenalığı kaldırıp gidersek bile kötü izi kaldıramayız. Kötülüğü telafi etsek, kişinin zararını karşılasak bile, anısını gidermemiz mümkün değildir.
Çivi çiviyi söker.
Güç birşey, güçlü birşeyle yenilir. Çetin işlerin üzerine sağlam bir irade ve olağan gücümüzle yüklenmeliyiz.
Çobana verme kızı, ya koyun güddürür yada kuzu.
Kızı isteyen kişinin işi, gücü, tutumu ne ise kızını bunlarla ilgilendireceğini unutmamalısın. Kararını ona göre vermelidir. / Önemli bir işi, mahiyetini anlamayan bir kimseye yaptırmamalıyız. Yeteneksiz kimse bu işin gerektirdiği inceliğe yakışmayacak bir tutumla yapmaya kalkarda seni zarara sokar.
Çobansız koyunu kurt kapar.
Koruyucusu, yöneticisi bulunmayan kişiyi ve topluluğu düşman ezer. Topluluktan ayrılan ve mensup olduğu milletin değer yargılarını hiçe sayan kimse bunun bedelini mutlaka öder.
Çocuğa iş buyuran, ardına kendi düşer (çocuğa iş, ardına sen düş / çocuğa iş sal, ardınca sen var).
Henüz sorumluluk duygusu kazanmamış küçüklere önemli işler yaptırılmamalıdır. Zira çocuk kendisine ısmarlanan işi beceremez. Onun için arkasından işi buyuranın da gitmesi gerekir.
Çocuğun bulunduğu yerde kov (dedikodu, gıybet) olmaz.
Küçük çocuğun bulunduğu yerde başkasını çekiştirmeyi istesende başaramazsın. Çünkü herkesin ilgisi çocuğa yönelik olur, onunla ilgilenir, onu severler. Hiçbir kimse dedikodu yapmaya vakit bulamaz. / Konuşabilen çocuğun bulunduğu yerde – çocuk bu sözleri başkasına ulaştırabilir – korkusuyla dedikodu olmaz.
Çocuğun yediği helal, giydiği haram.
Çocuğun iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yerindedir. Çünkü büyümesi, gelişmesi yemesine, dengeli beslenmesine bağlıdır. Ama pahalı elbise giydirilmesi doğru değildir. Çünkü çocuk giyeceği hor kullanır; kirletir, yırtar. Elbise korunsa bile beş, altı ay sonra çocuğa küçük geldiğinden yine kullanılamaz.
Çocuktan al haberi.
Büyükler bir konuyu işlerinde geldiği gibi anlatırlar. Çocuk ise yalan bilmez. Herşeyi olduğu gibi anlatır. Onun için haberin doğrusu çocuktan alınır. / Gizli şeyler çocuğun yanında konuşulursa çocuk bunları öğrenir ve duyduklarını olduğu gibi aktarır.
Çoğu zarar, azı karar.
Hangi işte olursa olsun aşırıya gidilmemeli, herkesin uygun gördüğü ölçüde kalınmalıdır. Helalinden bile kazanılsa, bunun hesabı olduğu unutulmamalıdır.
Çok bilen çok yanılır.
İnsan ne kadar çok şey bilirse bilsin, bilmediği daha çoktur. Bilgisine aşırı güvenen kişi, bilmediği şeylere karışır ve bunlarda yanılır.
Çok gezen çok bilir.
Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üstüne yeni bilgiler ekler.
Çok havlayan köpek ısırmaz.
Karşısındaki bağırıp çağırmakla korkutmaya çalışan kimse, sıra eyleme gelince durur, bir saldırıda bulunmaz.
Çok koşan (seyirten) çabuk (tez) yorulur.
Ne türlü çalışmada olursa olsun, aşırı çaba gösteren çabuk yorulacağı için işin sonucunu elde etmekte gecikir. Sürekli çalışabilmek ve sonuç alabilmek için harcanan çabanın aşırı yorgunluğa sebep vermeyecek ölçüde olması gerekir.
Çok söyleme arsız olur, aç koyma hırsız olur (aç bırakma hırsız olur çok söyleme arsız olur).
Yönetimin altında bulunan kimseye ikide birde “şunu yap, bunu yapma” diye emir verip durma. Böyle yapmakla iyi sonuç alırım sanma; aksi halde onu arsız edersin. Yiyecek ve para bakımından sıkıntıya düşürme; çünkü hırsızlığa itmiş olursun.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir.
Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üzerine yeni bilgiler ekler.
Çömlekçi suyu saksıdan içer.
İnsan, ancak elindeki imkanlarla birşeyi yapabilir, kendi olanaklarının dışına çıkamaz. / İnsan geçimini sanatı ile sağlar.
Çul içinde arslan yatar.
Bir kimsenin değeri kılık kıyafeti ile değil, kişiliğinde taşıdığı cevherle ölçülür.
Çürük tahta çivi tutmaz.
İşe yaramayan yada sonradan o duruma gelmiş bulunan birşeyi, ne kadar uğraşırsanız işe yarar bir duruma getiremezsiniz.