Can ile ilgili Deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında can kelimesi olan Deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik.Secdem.net
Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz. Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Bir dilin zenginliğini ifade eden deyimleri tam olarak bilmeden o dile hakim olmak mümkün değildir.
Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.
Deyim : Bin can ile
Çok isteyerek, gönülden.
Deyim : Azrail’e bir can borcu olmak (kalmak)
Anlamı : 1) nasıl olsa öleceğini kabul etmek; 2) hiç kimseye borcu kalmamak, bütün borçlarından kurtulmak.
Deyim : Can vermek
Anlamı : 1) ölmek: ‘göçük altında can vermiş kaç insan görmüştü bugüne kadar?’ -a. Kulin. 2) ruha güç vermek: bu sözleriniz bana can verdi. 3) canlanmasına yol açmak: ‘bahar toprağa gene can verdi.’ -f. R. Atay. 4) bir şeyi çok istemek.
Deyim : (Bir şeye) can dayanmamak
Anlamı : Bir şey karşısında insanın dayanıklılığı elden gitmek: ‘bir lacivert petunya vardır ki renginin hoşluğuna canlar dayanmaz.’ -a. Boysan.
Deyim : Can simidi olmak
Anlamı : Birinin kötü durumda kalmasını engellemek.
Deyim : Can olmak
Anlamı : Sevimli, hoş görünmek: ‘yok canım, öyle demişim demek, derken ne kadar da can olurdu.’ -t. Buğra.
Deyim : Can kalmamak
Anlamı : Bitkin bir duruma gelmek, gücü tükenmek.
Deyim : Can bulmak
Anlamı : Dirilmek, canlanmak: ‘eylül sonunda ruhunu teslim eden heves / can bulmak üzredir yeni baştan bahar ile’ -f. N. Çamlıbel.
Deyim : Can borcunu ödemek
Anlamı : Ölmek: ‘sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler.’ -m. Ş. Esendal.
Deyim : Can beslemek
Anlamı : 1) kaygısızca yiyip içip rahatına bakmak; 2) başkasının yiyeceğini, içeceğini sağlamak.
Deyim : Can başına sıçramak
Anlamı : Çok korkmak.
Deyim : Can baş üstüne
Anlamı : İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz.
Deyim : Can atmak
Anlamı : Şiddetle arzu etmek, çok istemek: ‘o zaman herkes böyle bir tecride can atardı.’ -k. Korcan.
Deyim : Can alıp can vermek
Anlamı : Ölüm sıkıntısı ve acısı içinde bunalmak.
Deyim : Can alacak nokta (yer)
Anlamı : Bir şeyin en önemli yeri: ‘bağırasım geldi ama bey kardeşim, bağıramadım bir türlü, kâfirin kızları oyunlarının tam can alacak noktalarına gelmişlerdi.’ -n. Hikmet.
Deyim : Bir sıkımlık canı olmak
Anlamı : Çok cılız ve güçsüz olmak: ‘bir sıkımlık canın var. Bu boyla bir de adam korkutmaya kalkarsın ha diye ensesine iki tokat attım.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Burnunu sıksan canı çıkacak
Anlamı : Çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılan bir söz: ‘nerdee iş nerede. Bizimkinin ağzını bıçak açmıyor. Burnunu tutsan canı çıkacak.’ -o. Kemal.
Deyim : Bundan iyisi can sağlığı
Anlamı : ‘bundan daha iyisi olamaz’ anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : (Birinin) canı yok mu?
Anlamı : Birinin katlandığı sıkıntıyı başkalarına örnek göstermek için söylenen bir söz: onun canı yok mu, sabahtan beri çalışıyor.
Deyim : (Birinin) can damarına basmak
Anlamı : Bir işin en önemli yönü üzerinde durmak.
Deyim : (Bir şeye) can gelmek
Anlamı : Canlanmak, güçlenmek: ‘vücudumuza serinlik, ferahlık yayılıyor / kan verilen bir yaralı imişçesine cismime can geliyor’ -r. H. Karay.
Deyim : Can cana, baş başa
Anlamı : 1) bir tehlike anında herkesin kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğünü anlatan bir söz: ‘gecenin karanlığında bütün bir mahalle donanma fişekleri gibi ateş almış. Sokaklarda herkes can cana, baş başa… Tulumbacı naraları, çığlıklar, borular.’ -r. N. Güntekin. 2) birbirini seven iki kişi bir arada yalnız olarak.
Deyim : Can çekişmek
Anlamı : 1) ölmek üzere bulunmak: ‘bir uzun can çekişme bunun her anı bence / içimi sızlatan şey ölüm değil işkence’ -f. N. Çamlıbel. 2) sona ermek, tükenmek, bitmek: ‘yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz.’ -h. E. Adıvar.
Deyim : Can damarından yakalamak
Anlamı : 1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak; 2) birinin en zayıf noktasından yararlanmak.
Deyim : Can derdinde olmak
Anlamı : Zor bir durumdan kurtulmaya çalışmak: ‘herkes can derdinde, ben de şahin’in ardına düşmüşüm.’ -y. K. Beyatlı.
Deyim : Can kaygısına düşmek
Anlamı : Her şeyden vazgeçip sadece kendi hayatını koruma veya kurtarma çabasında olmak.
Deyim : Can sıkmak
Anlamı : 1) bıkkınlık vermek: ‘adam sizin çok can sıktığınızı, çok anlayışsız ve inatçı olduğunuzu ifade etmek üzere ters bir bakışla bakıyor yüzünüze.’ -i. Özel. 2) huzur bozmak: ‘hani hakikati bilmek iyi şeydir ama bu kadarı da onu değiştiremediğiniz için, can sıkıyor.’ -n. Hikmet.
Deyim : Can yakmak
Anlamı : 1) zulmetmek, eziyet etmek: ‘yahu! Sen en az çirkin, en az can yakıcı bir usulle para çalan bir zavallıdan başka nesin?’ -n. F. Kısakürek. 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak; 3) üzmek, acı vermek: ‘ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır.’ -a. Rasim.
Deyim : Canı isterse
Anlamı : ‘kabul etmezse etmesin’ anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Canı istemek
Anlamı : Heves duymak: ‘şehre ineceğiz, canı dans etmek istiyormuş.’ -r. H. Karay.
Deyim : Canı ile uğraşmak
Anlamı : 1) ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek: ‘kadıncağız canı ile uğraşıyor, sen de eğleniyorsun.’ -r. N. Güntekin. 2) büyük sıkıntıya düşmek.
Deyim : Canı sıkılmak
Anlamı : 1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak: ‘bir an daldı. Durup dururken canı sıkılmıştı.’ -e. Şafak. 2) öfkelenmek: ‘belki de kitapları bedavaya getireceğimi düşündüğü için canı sıkılıyor.’ -a. Ümit. 3) üzülmek: ‘atölyede bellediğim dünya kadar söze gazetelerde, kitaplarda rastlamayınca enikonu canım sıkılıyordu.’ -b. R. Eyuboğlu.
Deyim : Canı gitmek
Anlamı : Özen gösterilen, çok sevilen bir şeye zarar gelecek diye kaygılanmak.
Deyim : Canı ile oynamak
Anlamı : Tehlikeli işlerle uğraşmak.
Deyim : Canı gibi sevmek
Anlamı : Çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak: ‘amcasının sırtını, canı gibi sevdiği sekiz yaşındaki serdar’ı nasıl okşarsa öyle sıvazlıyor.’ -t. Buğra.
Deyim : Canı gelmek
Anlamı : Yeniden canlanmak, canı yerine gelmek.
Deyim : Canı gelip gitmek
Anlamı : 1) ayılıp bayılmak; 2) ümit ve ümitsizlik arasında kalıp heyecanlanmak.
Deyim : Canı çıkmak
Anlamı : 1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek: çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek: ‘herifin burnunu sıksan canı çıkacak.’ -s. F. Abasıyanık. 3) çok yıpranmak: her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı. 4) zarar etmek: ‘kazandığımız paranın aslan payını gidip ona toka etmekle canımız çıkıyor.’ -halikarnas balıkçısı.
Deyim : Canı çekmek
Anlamı : Bir şeyi istemek, istek duymak, arzulamak: ‘yufka, dedim de canım bir ıspanaklı börek çekti ki.’ -s. F. Abasıyanık.
Deyim : Canı çekilmek
Anlamı : 1) vücudun herhangi bir organının canlılığı azalır gibi olmak; 2) içi ezilmek.
Deyim : Canı canına (içine) sığmamak
Anlamı : Sabırsızlık göstermek, tahammül etmemek.
Deyim : Canı cana ölçmek
Anlamı : Başkasına yapılacak şeyi kendine yapılacak gibi düşünmek: ‘canı cana ölç. Allah esirgesin bize birisi böyle bir şey yapsa allah razı olsun der miyiz?’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Canı burnundan çıkmak
Anlamı : Çok kızgın olmak, öfkelenmek: ‘öte yandan osman da canı burnundan çıkarak ‘karışma, hırsını alsın, anne!’ Der.’ -m. Seyda.
Deyim : Canı burnuna (burnundan) gelmek
Anlamı : Bir şey yaparken çok zorluk çekmek.
Deyim : Canı bayılmak
Anlamı : İç geçmek, takatsizlik göstermek.
Deyim : Canı ağzına (boğazına) gelmek
Anlamı : 1) büyük bir tehlike karşısında ölecekmiş gibi bir korkuya kapılmak: ‘bunlardan biri elimden kayarak ayağım üstüne şiddetle düşüverdi, az kalsın canım ağzıma gelecekti.’ -y. K. Karaosmanoğlu. 2) aşırı duygulanmak, çok heyecanlanmak: ‘bitip tükenmek bilmeyen bir tablo gibi serilip giden lale tarlası renkten renge geçtikçe herkesin canı ağzına geliyor.’ -b. R. Eyuboğlu.
Deyim : Canı acımak
Anlamı : 1) çarpma, vurma vb. sonucu acı duymak: ‘şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu.’ -s. F. Abasıyanık. 2) üzülmek, rahatsız olmak.
Deyim : Canevinden vurmak
Anlamı : En etkileyici yönünden saldırmak: ‘zeki bakışı, hınzır nükteleriyle beni canevinden vurmaktan geri kalmadı.’ -t. Uyar.
Deyim : Candan geçmek
Anlamı : Ölmek: ‘geçti galip dede candan yahu.’ -süruri.
Deyim : Canı cehenneme
Anlamı : Sevilmeyen bir kimse için duyulan öfke ve nefreti bildiren bir söz.
Deyim : Canı yanmak
Anlamı : 1) çok acı duymak; 2) acı bir deneme geçirmek; 3) bir işte zarar görmek.
Deyim : Canı yerine gelmek
Anlamı : 1) yorgunluğu geçmek; 2) sağlığını, gücünü kazanmak.
Deyim : Canına ezan okumak
Anlamı : Bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.
Deyim : Canına değmek
Anlamı : 1) çok hoşlanmak: bu limonata canıma değdi. 2) ruhu şad olmak: babanın canına değsin.
Deyim : Canım dese canın çıksın diyor sanmak
Anlamı : Birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak.
Deyim : Canına acımamak
Anlamı : Kendini düşünmeden, kendine bakmadan yaşamak.
Deyim : Canımın içi
Anlamı : Çok sevilen bir kimse için kullanılan bir söz: ‘gel benim canımın içi, gel yanıma.’ -o. V. Kanık.
Deyim : Canının içine sokacağı gelmek
Anlamı : Çok hoşlanmak, çok sevmek.
Deyim : Canının derdine düşmek
Anlamı : Canından başka bir şey düşünemeyecek kadar sıkıntıda olmak.
Deyim : Canının derdine düşmek
Anlamı : Ölüm korkusuna kapılmak.
Deyim : Canını vermek
Anlamı : 1) kendini feda etmek: ‘en küçük sevgi sözüne canımızı verecek hâle geliriz.’ -s. F. Abasıyanık. 2) hiçbir şey esirgememek; 3) bir şeye çok düşkün olmak, çok sevmek: o, kitap için canını verir.
Deyim : Canını yakmak
Anlamı : 1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak: ‘eskiden uzun seneler askerî rüştiyelerde hocalık etmiş olan bu adam, kim bilir ne kadar çocuğun canını yakmıştı.’ -r. N. Güntekin. 2) bir kimseyi, çok sıkıntı ve zarara sokmak: ‘ne derse desin, gözü bunun canını yakmakta.’ -m. Ş. Esendal.
Deyim : Canını sokakta bulmak
Anlamı : Sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz: canımı sokakta mı buldum? Elbette biraz dinleneceğim.
Deyim : Yoluna can (canını) vermek
Anlamı : Birinin uğruna ölmek.
Deyim : Canını sıkmak
Anlamı : Sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak: ‘serbestçe birisi olursa sizin canınızı sıkar.’ -ö. Seyfettin.
Deyim : Canını dişine almak (takmak)
Anlamı : 1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek: ‘öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, ali, yel musa?’ -y. Kemal. 2) bütün gücünü harcayarak yapmak.
Deyim : Canını çıkarmak
Anlamı : Hırpalamak, çok yormak, yıpratmak.
Deyim : Canını cehenneme göndermek (yollamak)
Anlamı : Argo öldürmek: ‘elim değmişken, elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım.’ -t. Oflazoğlu.
Deyim : Canını burnundan getirmek
Anlamı : Çok yormak, fazla çalıştırmak: ‘bize soluk aldırmaz, canımızı burnumuzdan getirir.’ -y. Kemal.
Deyim : Canını (bir yere) dar atmak
Anlamı : Bir tehlikeden güçlükle kurtularak bir yere sığınmak.
Deyim : Canını bağışlamak
Anlamı : Öldürülmesi gerekirken vazgeçmek.
Deyim : Canını almak
Anlamı : 1) öldürmek: ‘ya hemen canını almaz da sana işkence edersem?’ -n. F. Kısakürek. 2) canını verdirecek kadar memnun etmek; 3) sıkıntıya sokmak: ‘işi o makamdan o makama sora sora dolaşır, parasını almaz ama iş sahibinin canını alır.’ -b. Felek.
Deyim : Canından geçmek
Anlamı : Ölmek için hazır olmak: ‘millet her ne zaman isterse uğrunda canımdan geçmeye hazırım.’ -h. C. Yalçın.
Deyim : Canından bezmek (bıkmak veya usanmak)
Anlamı : Ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak: ‘artık doğrusu bendeniz canımdan bıktım.’ -m. Ş. Esendal.
Deyim : Canına yetmek
Anlamı : Katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak: ‘vatan hasreti artık canına yetmiş.’ -a. Kabaklı.
Deyim : Canına yandığım (yandığımın)
Anlamı : Argo sevgi, hayranlık, öfke vb. duygular anlatan bir söz: ‘hep böyle canına yandığımın, hep geç kalırım, hep treni kaçırırım.’ -n. Hikmet.
Deyim : Canına tükürdüğümün (üfürdüğümün)
Anlamı : Argo kızgınlık ve öfke belirten bir söz.
Deyim : Canına tak demek (etmek)
Anlamı : Dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak: ‘kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma.’ -m. A. Ersoy.
Deyim : Canına susamak
Anlamı : Ölmek istemek: ‘canına susamış kim varsa bir adım yaklaşsın.’ -n. F. Kısakürek.
Deyim : Canına okumak
Anlamı : Tkz. berbat ve perişan etmek: ‘sabaha kadar canına okur, gün ağardı mı zavallıyı ter içinde perperişan bırakır gider.’ -e. Şafak.
Deyim : Canına minnet (olmak)
Anlamı : Beklenilmeyen iyi bir durumla karşılaşıldığında duyulan memnunluğu anlatmak için söylenen bir söz: ‘mektep işi canına minnet ya!’ -n. Hikmet.
Deyim : Canına kıymak
Anlamı : 1) acımadan öldürmek; 2) kendini öldürmek: ‘başyardımcının canına kıymasından birkaç gün sonra, gece çalışma odama geldi.’ -c. Külebi. 3) gücünden fazla iş görerek aşırı derecede kendini yormak.
Deyim : Canına kastetmek
Anlamı : 1) intihara kalkışmak; 2) birini öldürmeye hazırlanmak.
Deyim : Canına geçmek (işlemek veya kâr etmek)
Anlamı : Çok etkilemek: ‘yalnızlık canıma kâr etti, bilmem neylesem.’ -ruhi.
Deyim : Yok canım
Anlamı : 1) ‘öyle şey olmaz, hayır, inanmayın’ anlamında kullanılan bir söz: ‘yok canım, ben belediye taraflısı değilim. Sizden yanayım.’ -m. Ş. Esendal. 2) ‘sahi mi, öyle mi?’ Anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Tatlı canını sıkmak
Anlamı : Gereksiz şeylere üzülmek ve bunları dert edinmek.
Deyim : Tatlı canından olmak
Anlamı : Ölmek.
Deyim : Tatlı canından etmek
Anlamı : Öldürmek: ‘canımı dişime takmayayım bir kere, adama hiç acımam tatlı canından ederim.’ -k. Korcan.
Deyim : Rahmet olsun canına
Anlamı : Hlk. ‘allah rahmet eylesin’ anlamında ölüler anılırken kullanılan bir iyi dilek sözü.
Deyim : Kuş kadar canı olmak
Anlamı : Küçük, cılız, güçsüz bir yaratık olmak: ‘kaç gündür helak oluyor fukara, biraz dinlensin; kuş kadar canı var, temelli eriyip bitecek!’ -a. İlhan.
Deyim : Haydi canım sen de
Anlamı : ‘böyle şey olmaz, sana inanmam’ anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Hadi canım sen de
Anlamı : Haydi canım sen de.