- Acısı ortaya çıkmak
olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak: ‘dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.’ -m. İzgü.
- Adam içine çıkmak
topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek.
- Adı çıkmak
1) kötü bir ün kazanmak: onun adı çıkmış yoksa fena adam değil. 2) hakkı olmayan bir ün kazanmak: o berberin adı çıkmış, aslında iyi tıraş edemiyor.
- Ahbap çıkmak
önceden tanışmış olmak: ‘gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
- Aklı çıkmak
sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak: para harcayacak diye aklı çıkıyor.
- Alışverişe çıkmak
alım satım işi için çarşıya gitmek.
- Aradan çıkmak
1) yapılması gereken öteki işlerle uğraşılabilmesi için bir iş önce bitirilmek; 2) sıkışık bir durumda, sıkıntılı bir zamanda işe engel olan kimse oradan uzaklaşmak; 3) kendini bir sorunun, bir davanın dışında tutmak.
- Baltası kütükten çıkmak
bir engelden, bir sıkıntıdan kurtulmak.
- (bir işin) içinden çıkmak
karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek: ‘pek cazip bir iş fakat çok paraya, çok vasıtaya ihtiyaç var. Bakalım bunun içinden nasıl çıkabileceğim?’ -y. K. Karaosmanoğlu.
- Cama çıkmak
pencereden görünmek.
- Ceketini alıp çıkmak
1) ilişkisini tamamen koparmak; 2) hiçbir şey almadan birlikteliği bitirmek, ortaklıktan ayrılmak.
- Dalıp çıkmak
1) deniz, göl vb. yerlerde suyun içinde kaybolup yeniden görünmek; 2) deniz, göl vb. içinde kısa süre kalmak: biz bir dalıp çıkacağız. 3) birçok yere girmek: nerede bulunduğu belli olmaz, her yere dalıp çıkar.
- Deniz çıkmak
denizde fırtına olmak.
- Eve çıkmak
1) aileden ayrılıp ayrı bir evde oturmak; 2) öğrenci yurttan ayrılıp ev kiralayarak yaşamak: ‘öğrencilerin bir bölümü, ilk yılı yurtta geçirse bile ikinci yıldan başlayarak eve çıkmayı yeğler.’ -a. Cemal.
Çıkmak İle İlgili Deyimler ve Anlamları
Paylaş