- Acısı ortaya çıkmak
olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak: ‘dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.’ -m. İzgü.
- Adam içine çıkmak
topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek.
- Adı çıkmak
1) kötü bir ün kazanmak: onun adı çıkmış yoksa fena adam değil. 2) hakkı olmayan bir ün kazanmak: o berberin adı çıkmış, aslında iyi tıraş edemiyor.
- Adı deliye çıkmak
deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak: ‘böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye çıkacak.’ -r. N. Güntekin.
- Adı kötüye çıkmak
ünü kötü olarak yayılmak.
- Ağzından çıkmak
bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak: bir kez ağzımdan çıktı, o fiyata vereceğim.
- Ağzından girip burnundan çıkmak
1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak: ‘o, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir.’ -s. Ertem. 2) iyice dövmek: ‘ulan, ağzını topla! Şimdi ağzından girer, burnundan çıkarım!’ -m. Rona.
- Ağzından (söz, lakırtı) dirhemle çıkmak
çok az veya zorla konuşmak.
- Ahbap çıkmak
önceden tanışmış olmak: ‘gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
- Ahı çıkmak
yaptığı ilenme, etkisini göstermek.
- Aklı çıkmak
sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak: para harcayacak diye aklı çıkıyor.
- Aklı zıvanadan çıkmak
delirmek, aklını oynatmak.
- Aklından çıkmak
unutmak.
- Akraba çıkmak
konuştuktan sonra akraba olduklarını anlamak.
- Alacaklı çıkmak
alacağı vereceğinden çok olmak.
- Alıcı çıkmak
1) müşteri olmak; 2) istemek, talip olmak: ‘izmir’den gelmiş birtakım hanımlar onu kız sanıp alıcı çıktılar.’ -m. Ş. Esendal.
- Alışverişe çıkmak
alım satım işi için çarşıya gitmek.
- Altından çapanoğlu çıkmak
girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak: ‘kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?’ -o. Kemal.
- Altından girip üstünden çıkmak
1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek: ‘babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı.’ -r. N. Güntekin. 2) ne yapıp edip istediğini yaptırmak; 3) halletmek; 4) karıştırmak.
- Anlaşmazlık çıkmak
bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak: ‘miras dağılımında üvey annesiyle aralarında anlaşmazlık çıkmış.’ -c. Külebi.
Çıkmak İle İlgili Deyimler ve Anlamları
Paylaş