- Bir deri bir kemik (kalmak)
çok zayıf (olmak): ‘zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı.’ -s. Birsel. - Derine inmek
bir konu üzerinde uzun uzadıya durup araştırmak. - Derisi kemiklerine yapışmak
çok zayıflamak: ‘bu efendi, derisi kemiklerine yapışmış, gözleri çukura kaçmış, hastaneye yatırılacak kılığa girmişti.’ -m. Ş. Esendal. - Derisine sığmaz
çok kibirli. - Derisini yüzmek
1) derisini soymak, sıyırmak; 2) işkence ederek öldürmek; 3) mec. birinin bütün varlığını elinden almak: tefecilerin eline düşerse derisini yüzerler. - Eşek derisi gibi
1) derisi çok kalın; 2) mec. duygusu az, duygusuz. - İt dişi domuz derisi
sevilmeyen iki kişi arasındaki anlaşmazlıktan duyulan hoşnutluğu anlatan bir söz. - Yüz surat davul derisi (mahkeme duvarı)
tkz. utanması olmayanlar için söylenen bir söz. - Yüzünün derisi kalın
utanması, arlanması olmayan. - Yüzünün derisi yere geçmek
yüzü yere gelmek.
Deri ile ilgili Deyimler ve Anlamı
Paylaş