Dil ile ilgili Deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında dil kelimesi olan Deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik.Secdem.net
Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz. Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Bir dilin zenginliğini ifade eden deyimleri tam olarak bilmeden o dile hakim olmak mümkün değildir.
Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.
Deyim : Diliyle tutulmak (yakalanmak) Anlamı : Suçunu, kendi konuşması ile açığa vurmak.
Deyim : Diliyle sokmak Anlamı : Bir kimseye ağır ve kırıcı sözler söylemek.
Deyim : Dilinin ucuyla Anlamı : İçten, yürekten olmayarak, laf olsun diye.
Deyim : Dilinin ucunda Anlamı : Bir söz hatırlanacak gibi olup da hatırlanamadığında söylenen bir söz.
Deyim : Dilinin ucuna gelmek Anlamı : Söyleyecek duruma gelmek: ‘ismi dilimin ucuna gelir gelmez kalbimden hafif bir cereyanın kopup damarlarıma aktığını duyuyorum.’ -e. İ. Benice.
Deyim : Dilinin cezasını (belasını) çekmek (bulmak) Anlamı : Ölçüsüz, düşüncesiz konuşma yüzünden zarar görmek.
Deyim : Dilinin altındaki baklayı çıkarmak Anlamı : Gizli tutulması gereken bir şeyi söylemek: ‘çıkar şu dilinin altındaki baklayı da ne demek istiyorsan söyle, ben de anlayayım.’ -o. C. Kaygılı.
Deyim : Dilinin altında bir şey olmak Anlamı : Bir kimsenin sözlerinden, açıkça söylemediği bir şeyler anlaşılmak: ‘günlerdir doktorun dilinin altında bir şeyler olduğunun farkındaydı.’ -y. Kemal.
Deyim : Dilini yutmak Anlamı : Sevinç, korku, heyecan vb. sebeplerle konuşamaz olmak: ‘satılmışın hiddetli hiddetli çıkışması üzerine dilini yutup ters yüzüne mutfağına döndü.’ -e. E. Talu.
Deyim : Dilini tutmak Anlamı : Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmaktan sakınmak: ‘şarkta, insanın selameti dilini tutmasındadır diye bir söz vardır.’ -b. Felek.
Deyim : Dilini tutamamak Anlamı : Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.
Deyim : Dilini kesmek (kesip oturmak) Anlamı : Susmak.
Deyim : Dilini kedi (fare) mi yedi? Anlamı : ‘neden konuşmuyorsun?’ Anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Dilini değdirmemek Anlamı : Hiç yememek veya içmemek.
Deyim : Diline virt etmek Anlamı : Diline dolamak: ‘şartını âdeta manzum, kafiyeli bir nakarat gibi diline virt etmişti.’ -ö. Seyfettin.
Deyim : Diline sağlık Anlamı : Ağzına sağlık.
Deyim : Diline sağlam olmak Anlamı : 1) saklanacak konuları açığa vurmamak; 2) kötü söz söylemekten kaçınmak.
Deyim : Diline pelesenk etmek Anlamı : Diline dolamak: ‘hacı kasap, âdeta bu sözleri aferin tarzında diline pelesenk etmişti.’ -ö. Seyfettin.
Deyim : Diline kira istemek Anlamı : Ağzına kira istemek.
Deyim : Diline dolamak (takmak) Anlamı : 1) aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak: ‘bu aydınlardan bazılarının son zamanlarda dillerine doladıkları bir hikmet var.’ -o. V. Kanık. 2) bir kimseyi her yerde kötülemek.
Deyim : Dilinden kurtulamamak Anlamı : Sürekli olarak bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak.
Deyim : Dilinden düşürmemek Anlamı : Sürekli olarak aynı kişiden veya şeyden söz etmek, sık sık anmak: ‘dilinden hiç düşürmediği cümleleri hep birer bilmece gibi şeylerdi.’ -a. Ş. Hisar.
Deyim : Dilinden anlamak Anlamı : 1) bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak; 2) mec. söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek: ‘bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın.’ -m. Ş. Esendal.
Deyim : Dilinde tüy bitmek Anlamı : Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak: ‘hep de aynı tipler. Laftan da anlamıyorlar. Dilimde tüy bitti.’ -e. Şafak.
Deyim : Dilin kemiği yok Anlamı : ‘insan doğru veya yanlış her şeyi söyleyebilir’ anlamında kullanılan bir söz.
Deyim : Dilim dilim etmek Anlamı : Dilimlemek.
Deyim : Dili yanmak Anlamı : 1) üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak: ‘otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı.’ -b. R. Eyuboğlu. 2) bıkmak, nefret etmek: ‘şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek.’ -b. R. Eyuboğlu.
Deyim : Dili varmak Anlamı : Bir sözü söylemeye gönlü razı olmak: ‘süleyman kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu.’ -y. Kemal.
Deyim : Dili uzamak Anlamı : Haddini bilmeden konuşmak.
Deyim : Dili tutulmak Anlamı : Sevinç, korku, şaşkınlık vb. sebeplerle birdenbire söz söyleyemez olmak: ‘elmas’ın dili tutulmuştu. Çıt çıkarmadan bakıyordu sadece.’ -a. Kulin.
Deyim : Dili sürçmek Anlamı : 1) konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek: ‘bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm.’ -s. İleri. 2) istenmeyen bir konudan söz etmek.
Deyim : Dili pabuç kadar Anlamı : Saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan.
Deyim : Dili kurusun! Anlamı : ‘söz söyleyemez olsun!’ Anlamında kullanılan bir ilenme sözü.
Deyim : Dili kılıçtan keskin Anlamı : Kırıcı ve ağır konuşan.
Deyim : Dili durmamak Anlamı : 1) sürekli konuşmak; 2) söylenemeyecek şeyleri de söylemek.
Deyim : Dili durmak Anlamı : Susmak, dedikodu etmemek: ‘götüreceği cadı karının dili dursa neyse… Okuyup iyileştirirse herkese yayar.’ -a. Kutlu.
Deyim : Dili ensesinden çekilsin! Anlamı : Bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü.
Deyim : Dili dönmemek Anlamı : 1) bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek: ‘üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?’ -r. Mağden. 2) amacını iyi anlatamamak.
Deyim : Dili dolaşmak Anlamı : Korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak: ‘vehbi dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı.’ -h. E. Adıvar.
Deyim : Dili (dilinin) döndüğü kadar Anlamı : Söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde: ‘mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.’ -s. Ayverdi.
Deyim : Dili damağına yapışmak (dili damağı kurumak) Anlamı : Susuzluktan ağzı kurumak, çok susamak: ‘kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru…’ -e. E. Talu.
Deyim : Dili çözülmek Anlamı : Konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak: ‘aslında ben çok az konuşan biriyim. Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip.’ -i. Aral.
Deyim : Dili boğazına akmak Anlamı : Konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak: ‘kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından.’ -y. Kemal.
Deyim : Dili bir karış (olmak) Anlamı : Fazla konuşan, her söze karşılık veren.
Deyim : Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak) Anlamı : Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak: ‘koştu koştu da dili bir karış sarktı.’ -s. F. Abasıyanık.
Deyim : Dili (başka bir dile) çalmak Anlamı : Bir kimsenin konuşması başka bir dile benzemek.
Deyim : Dili alışmak Anlamı : Çok kullandığı bir söze alışmak: ‘bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış.’ -s. F. Abasıyanık.
Deyim : Dili ağırlaşmak Anlamı : Hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak: ‘hastaya bazı şeyler soruyor. Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı.’ -h. R. Gürpınar.
Deyim : Dili açılmak Anlamı : Herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak.
Deyim : Dile dolamak Anlamı : Bir şeyi veya konuyu sık sık tekrar etmek.
Deyim : Dile (dillere) düşmek Anlamı : Hakkında dedikodu yapılmak: ‘yâr adını desem olmaz / düşer dillere dillere’ -erzurumlu emrah.
Deyim : Dilden düşürmemek Anlamı : Sürekli tekrar etmek.
Deyim : Dilden düşmez olmak Anlamı : Herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak: ‘kapsamı iyice belirtilmeyen, gerektiği gibi tanımlanmayan sanat sözü, dillerden düşmez oldu.’ -s. Hilav.
Deyim : Dil uzatmak Anlamı : Bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: ‘başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun, dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın…’ -t. Halman.
Deyim : Dil tutmak Anlamı : Esk. sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak.
Deyim : Dil otu yemek Anlamı : Çok konuşmak: ‘mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -dil otu mu yedin be kızım? Diye bir gülmesi var ki…’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Dil (diller) dökmek Anlamı : Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek: ‘ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü.’ -o. C. Kaygılı.
Deyim : Dil ağız vermemek Anlamı : Ağız dil vermemek: ‘çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : (birinin) dilini bağlamak Anlamı : Bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak: ‘ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : (birinin) diline düşmek Anlamı : Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: ‘mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum.’ -p. Safa.
Deyim : (birinin) ağzını dilini bağlamak Anlamı : Birini konuşamaz duruma getirmek: ‘o şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : (birine) dil çıkarmak Anlamı : Alay etmek, eğlenmek.
Deyim : (birinde) dil bir karış Anlamı : Saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz.
Deyim : (bir yerde) ikamete memur edilmek Anlamı : Esk. sürgün cezası verilmek.
Deyim : Ağzı var dili yok Anlamı : 1) ‘pek sessiz, kendi hâlinde’ anlamında kullanılan bir söz: ‘benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?’ -b. Felek. 2) ‘konuşamayan, derdini anlatamayan’ anlamında kullanılan bir söz: ‘hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.’ -s. F. Abasıyanık.
Deyim : Ağzı dili tutulmak Anlamı : 1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak: ‘kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri.’ -n. Cumalı.
Deyim : Ağzı dili bağlanmak Anlamı : Herhangi bir sebeple konuşamaz olmak.
Deyim : Ağzı dili (ağzı) kurumak Anlamı : 1) susuz kalmak; 2) konuşamaz duruma gelmek: ‘ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara’ -halk türküsü.
Deyim : Ağız dil vermemek Anlamı : Konuşmamak, susmak.
Deyim : Ona buna dil uzatmak Anlamı : Herkes için ileri geri konuşmak.
Deyim : Kürek kadar dili olmak Anlamı : Pabuç kadar dili olmak.
Deyim : Küçük dilini yutmak Anlamı : Şaşırmak, donakalmak: ‘kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim : Elle tutulur gözle görülür (dille anlatılır) Anlamı : Çok belirgin, çok açık: ‘sevim’in güzelliği elle tutulur, dille anlatılır makbul bir güzellik değildir.’ -r. N. Güntekin.
Deyim : Dillere destan olmak Anlamı : Herkes tarafından konuşulur olmak: ‘dillere destan istanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.’ -a. Kutlu.
Deyim : Dillerde dolaşmak (gezmek) Anlamı : Her yerde kendisinden söz edilmek: ‘hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?’ -h. C. Yalçın.