- Anlayıp dinlemek
Bir olayı iyice anlamak. - Başını dinlemek
kafasını dinlemek: ‘Robenson, akıllı Robenson’um / Ne imreniyorum sana bilsen / Göstersen adana giden yolu / Başımı dinlemek istiyorum’ -C. S. Tarancı. - Cankulağı ile dinlemek
Çok dikkatli dinlemek: ‘Atölyede duyduğum kelimeleri, cümleleri cankulağı ile dinliyor, bunları aynen Fransızlar gibi kullanmak için can atıyordum.’ -B. R. Eyuboğlu. - Kafa (kafayı veya kafasını) dinlemek
1) zihni yoran sorunlardan uzak kalmak; 2) sessiz, sakin kalmak: ‘Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman…’ -S. F. Abasıyanık. - Kendini dinlemek
1) hastalık kuruntusu içinde bulunmak; 2) yalnız, sakin kalmak. - Koyun kaval dinler gibi dinlemek
hiçbir şey anlamadan dinlemek: ‘Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk’ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı.’ -A. H. Çelebi. - Kös dinlemek
türlü olaylar yaşadığı için bilgi ve deneyim sahibi olarak benzer veya daha basit olaylar karşısında aldırış etmemek: ‘Politikacılar onun olumlu isteklerini kös dinler mi, dinlemezler mi o zaman görürüz.’ -H. Taner. - Laf dinlemek
söz dinlemek. - Lafı kıçından dinlemek
konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek. - Söz dinlemek (tutmak)
söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarını bunlara uydurmak. - Yarım kulak dinlemek
umursamadan, önem vermeden dinlemek: ‘Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu.’ -Ç. Altan.
Dinlemek İle İlgili Deyimler ve Anlamları
Paylaş