Duymak ile ilgili deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında Duymak kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik. Secdem.net
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler. Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.
- Acı çekmek (duymak)
1) ağrı, sızı duymak: ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak: ‘bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
- Alaka duymak
ilgi duymak.
- Antipati duymak
kanı kaynamamak.
- Arzu duymak
birine veya bir şeye karşı istek duymak.
- Azap duymak
acı çekmek, üzülmek: ‘bu şehrin, takdir fukaralarının orta malına dönüşmüş olmasından azap duyuyorum.’ -a. Boysan.
- (bir kimseye, bir şeye) ihtiyaç duymak
o kimse veya şey gerekli saymak.
- (bir şeyden) zevk almak (duymak)
hoşlanmak, beğenmek: ‘yılan gibisin, insanları sokmaktan zevk alırsın.’ -n. Hikmet.
- (bir şeye) merak sarmak (duymak, salmak)
bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak: ‘bu adama, her gördüğüm vakit, merhamet ve korku ile karışık bir merak duyuyordum.’ -r. N. Güntekin. ‘miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir.’ -h. Taner.
- (bir şeyi) içinde duymak
hissetmek, varlığını algılamak: ‘donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım.’ -s. F. Abasıyanık.
- (birine) sempati duymak (beslemek)
birini sevimli, cana yakın bulmak: ‘şahsıma karşı gerçek bir sempati besliyordu.’ -r. H. Karay.
- Eziklik duymak
kendini mahcup hissetmek.
- Ferahlık duymak
içinin açıklığını, rahatlığını hissetmek: ‘şimdi karşımda alevden bir duvar görüyor, içimde bir ferahlık duyar gibi oluyorum.’ -a. Ağaoğlu.
- Gereksinme duymak
ihtiyacı olduğunu anlamak: ‘doğrusu ya, açık havaya, yeni yüzlere, yeni sözcüklere gereksinme duyuyorum.’ -t. Uyar.
- Gurur duymak
gururlanmak: ‘bu acıya kendi sebebiyet verdiğini hissetmekten gurur duyuyordu.’ -h. E. Adıvar.
- Güven duymak (beslemek)
güvenmek, inanmak.
- Güvensizlik duymak
güvenmemek: ‘dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere.’ -n. Cumalı.
- Hayranlık duymak
çok beğenmek, tutkuyla bağlanmak: ‘her zaman, uyumayı düşündüğü anla uykuya dalması bir olan yapısına hayranlık duymuşumdur.’ -a. Kutlu.
- Haz duymak
hoşlanmak: ‘o, kullanmaya alışık olduğu bu şartlı eşyasını gördükçe ve elledikçe bir haz duyardı.’ -a. Ş. Hisar.
- Hicap duymak (etmek)
utanmak: ‘kalem aldın kaşlarını çatmaya / hicap ettim adın sual etmeye’ -dadaloğlu.
- Hoşnutluk duymak
memnun olmak: ‘durumumdan artık kaygılanmadığımı, tersine oldukça hoşnutluk duymakta olduğumu fark ediyorum.’ -i. Aral.