E Harfi ile Başlayan Deyimler ve Anlamları
El üstünde tutmak (gezdirmek) : Bir kimseye çok sevgi saygı göstermek.
El vermek : 1. Ustanın yardımcısına iş kurma yetkisi tanıması. 2. Tarikatta yetişmiş müride, yol gösterme izni vermek, müritliğene kabul etmek. 3. Birine yardım etmek. 4. Kağıt oyunlarında karşısındakine oyun üstünlüğü tanımak.
El yazması : Basma olmayıp yazma olan kitap.
El yordamı ile : Görmeden elle yoklayarak.
Elde etmek : 1. Bir şeye sahip olmak, kazanmak. 2. Tarafsız veya başkasına bağlı olan bir kimsenin kendinden yana olmasını sağlamak.
Elde yok avuçta yok : Yoksul, ne malı ne de parası var.
Elden ayaktan düşmek (kesilmek, kalmak) : İhtiyarlamak, güçsüzleşmek, yürüyemez olmak, çalışamaz hale gelmek.
Elden çıkarmak : Sahip olduğun şeyi satmak, devretmek.
Elden düşme : Az kullanılmış, sahibinden az kullanılmış.
Elden geçirmek : 1. Bir şeyi inceleyip düzeltmek, onarmak. 2. Bir sürü eşyayı tek tek ele alıp kontrol etmek.
Ele almak : 1. Üzerinde çalışmak, incelemek. 2. Kontrolü altına almak.
Ele avuca sığmamak : Söz dinlememek, kural tanımamak, yaramaz davranışlarda bulunmak, baskı altına alınamaz, söz ve nasihat dinlemez olmak.
Ele güne karşı : Dostlara üzüntü vermemek, düşmanları da sevindirmemek için, dosta düşmana karşı.
Ele vermek : 1. Suçu veya suçluyu haber verip yakalatmak. 2. Belli etmek, gizli bir şeyi herhangi bir şekilde ortaya çıkarmak.
Elekle su taşımak : Bir işte çok az verimli olmak, tembellik etmek.
Elemtere fiş, kem gözlere şiş : Nazar değmesin, Maşallah.
Eli açık : Cömert, para harcamaktan çekinmeyen.
Eli ağır : 1. Yavaş iş yapan., bir işi gerekli zamandan daha uzun sürede yapan. 2. Vurunca çok acıtan.
Eli ayağı bağlı olmak : Çeşitli engeller yüzünden yapması gereken işi yapamamak.
Eli ayağı buz kesilmek : Aldığı bir habere üzülerek eli ayağı donmuş gibi olmak, güçsüz dermansız kalmak.
Eli ayağı (yüzü) düzgün : Görünüş bakımından kusursuz, iş görebilir, elinden iş gelir kimse.
Eli ayağı dolaşmak : Telaş veya heyecandan şaşırarak düzenli iş yapamamak.
Eli ayağı olmak : Birinin yardımcısı olmak, işlerini üzerine almak.
Eli bayraklı : Arsız, kavgacı, edepsiz.
Eli boş dönmek : Umduğunu elde edemeden dönmek.
Eli böğründe kalmak : Çaresizlikle işinde başarısız duruma düşmek.
Eli cebine varmamak : Para harcamaya kıyamamak.
Eli çabuk : Bir işi çabuk yapan, hamarat.
Eli dar (darda) olmak : Para sıkıntısı çekmek.
Eli ekmek tutmak (ekmeğini eline almak) : Geçimini kazancıyla sağlayacak duruma gelmek.
Çok fazla söz yok yeterli değil
Yeterli değil