E Harfi ile İlgili Deyimleri
Ensesine yapışmak : Yakalayıp sıkıştırmak.
Er geç : Eninde sonunda.
Erkek Fatma : Erkek gibi davranışları olan kadınlar için kullanılır.
Esamesi okunmamak : Kendisine değer verilmemek, adı anılmamak.
Eser kalmamak : Hiç bir belirti, iz olmamak.
Eski çamlar bardak oldu : Devir değişti,dönem ile beraber kurallar da değişti. Eski tutumların yerini yeni değerler aldı.
Eski defterleri karıştırmak : Eski olayları, bir yarar umarak veya başka bir amaçla yeniden ele almak.
Eski göz ağrısı : Eski sevgili, ilk göz ağrısı.
Eski hamam eski tas : Değişen bir şey yok, her şey eskisi gibi, her şey bildiğiniz gibi.
Eski kafalı : Düşünüş ve yaşayış olarak eskiye bağlı olan, günün getirdiği yeniliklere karşı çıkan.
Eski köye yeni adet : Geleneğe, eski fikirlere bağlı olan topluluğa getirilen yenilik.
Eski kulağı kesik : İçki, kumar, kabadayılık gibi konularda bir zamanlar ünü ve sabıkası olan kimse.
Eski kurt : 1. Mesleğinde çok deneyimli ve üstün olan kişi. 2. Çok olay görmüş geçirmiş olduğundan, bir işin hileli yollarını bilen ve aldatılamayan, görmüş geçirmiş, tecrübeli kişi.
Eski toprak : Yaşı ilerlemiş olduğu halde dinç kalmış kişi.
Esrar perdesi : Bir olayın iç yüzünün anlaşılmasını güçleştiren engel.
Estek köstek (estek etmek) : İşten kaçmak, bir takım bahaneler ileri sürmek.
Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek : Birini kışkırtmak.
Eşekbaşı : Mevkide yetkisi bulunmayan, umursanmayan kimse.
Eşek cennetine göndermek : Öbür dünyaya göndermek, öldürmek.
Eşek (hayvan) gelip hayvan (eşek) gitmek : Görgüsüz, kaba saba davranmak, anlayışsız olmak, iyi huylar kazanmamak.
Eşek kafalı : Anlayışsız, kalın kafalı kimse.
Eşek sudan gelinceye kadar dövmek : Aşırı derecede dayak atmak, dövmek.
Eşek şakası : Ağır, itici, kaba, incitici şaka.
Eşekten düşmüş karpuza (düşmüşe) dönmek : Çok şaşırıp kötü duruma düşmek.
Eşiğine yüz sürmek : Bir istekte bulunmak için birinin karşısında saygıyla eğilmek.
Eşiğini aşındırmak : Bir işini yaptırmak için ilgili kişinin yanına, bezdirecek kadar çok gidip gelmek.
Eşref saati gelmek : 1. İş görecek kimsenin uysal davranacağı, aksilik çıkarmayacağı zaman. 2. Bir işin olumlu yola girmesi için en uygun zaman.
Eşrefi mahlukat : İnsan varlıkların en üstünü ve en iyisidir.
Et bağlamak (tutmak) : 1. Beslenip şişmanlamak. 2. Yara kapanmak.
Et tırnak gibi : İki ayrılmaz dost veya nesne.
Yeterli değil
Çok fazla söz yok yeterli değil