Yılana yumuşak diye el sunma
Kişi, yumuşak huylu görünen herkese aldanmamalı, daima tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünmelidir.
Yad elde beylik sürmeden, yurtta züğürt gezme yeğdir
Gurbete düşmüş bir insan, ne denli varlık içinde bir yaşam sürüyor olsa da doğup büyüdüğü yeri arar.
Veren eli herkes öper
Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
Veren el, alandan üstündür
Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
Var evi kerem evi, yok evi verem (elem) evi
Varlıklı ailenin durumu konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir; yoksul ailenin evinde sıkıntı ve dertten başka bir şey bulunmaz.
Var eli titremez
Varlıklı kimse, uzun boylu düşünmeden hayırlı işlere yardım eder.
Uğruluğa gitsen, insafı elden koma
Kötülüğün bile sınırı vardır.
Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider
Bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz.
Tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç
Çalışmalarımla başkalarına yarar sağlıyorum ancak bundan kendim yararlanmıyorum.
Testi kırılsa da kulpu elde kalır
Zarar da etse varlıklı bir kimse büsbütün yoksul kalmaz.
Tek elin nesi var, iki elin sesi var
Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
Şahin küçük ama payını ele vermez
Küçük olmak güçsüz olmak demek değildir, kendilerinden büyük olandan daha güçlü olan küçükler de vardır.
Sofrada elini, mecliste dilini sakla
Topluluk içinde kendini denetle, aşırı davranışlarda bulunmaktan kaçın, açgözlülük ve gevezelik etme.
Selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz
Doğal yıkımlara karşı önlem alınır ama söyledikleri yalan yanlış olanı susturmaya kimsenin gücü yetmez.
Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz
Çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz.
Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı ele
Başkasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşün, kendi kendini eleştir.
Ölürse yer beğensin, ölmezse el beğensin
Çocuğun öldüğünde iyi anılması, yaşarken de beğenilir bir kişi olması için anne baba çocuklarının eğitimine çok önem vermelidir.
Ortak gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş
Bir erkeğin karıları birbirleriyle anlaşabilirler ancak kardeşlerin karıları geçinemezler.
Ne verirsen elinle o gider seninle
İnsanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahirette karşılığını göreceği düşünülür.
Miras helal hele (ele) al demişler
Miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz
Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır.
Maşa varken elini ateşe sokma
Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
Kör (kesmez) bıçak ele (yavuz), iş bilmeyen avrat dile (yavuz)
Kör bıçak işe yaramaz ama insanın elini keser; iş bilmeyen kadın da çok konuşmaktan başka bir şey yapmaz.
Koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir
Kimi insan, başkaları hakkında abartarak konuşmaya bayılır.
Kısmet ise gelir hint’ten yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden
Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur.
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu
Sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan başkası da sana kötülük yapma yolunu tutar.
Kasım yüz elli, yaz belli
İşin zor yanı atlatıldıktan sonra gerisi nasıl olsa gelir.
Kadının yüzünün karası erkeğin elinin kınası
Yolsuz ilişkiler kadınlar için hoş karşılanmadığı hâlde erkekler bu gibi ilişkilerden övünme payı çıkarırlar.
İyilik et kele, övünsün ele
Bir kişinin beğenilmeyen yönlerini düzelt, onu herkesin övüneceği duruma getir.
İti an, taşı eline al (çomağı hazırla)
Saldırgan biriyle karşılaşmas olasılığı bulunan kimse kavgaya hazır olmalıdır.
İş anlatılıncaya kadar baş elden gider
Kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur.
İki el bir baş içindir
Ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir.
İçi beni yakar, dışı eli (seni) yakar
Dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir.
Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan
Sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.
Harman yel ile, düğün el ile
Her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır.
Göz terazi, el mizan
Elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.
Elinle ver, ayağınla ara
Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için söylenen bir söz.
Elin ağzı torba değil ki büzesin
Başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
Eli boşa “ağa uyur” derler; eli doluya “ağa buyur” derler
Armağansız gelen kişiye yüz verilmez, armağanla gelen kişi ise güler yüzle ve saygı ile karşılanır.
Ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı
Kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca verir.
Elden vefa, zehirden şifa
Zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez.
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
Kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir.
Eldeki yara, yarasıza duvar deliği
Bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez.
Elde bulunan beyde bulunmaz
Beylerde olmayan öyle şeyler vardır ki halkta bulunur.
El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır
Başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır
Başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.
El yarası onulur, dil yarası onulmaz
Silahla açılan el yarası çabukça iyi olur ama kötü sözle açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz.
El vergisi, gönül sevgisi
Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
El üstünde gömlek eskimez
Eğreti olarak alınan şey, dikkatle korunur; bir süre sonra olduğu gibi geri verilir.
El terazi, göz mizan
Elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.
El öpmekle ağız aşınmaz
Çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır.
El mi yaman bey mi yaman? El yaman!
Baştaki ne kadar güçlü görünürse görünsün, asıl güç halktadır.
El kazanı ile aş kaynamaz
Önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.
El ile gelen düğün bayram
Herkese birden gelen sıkıntı ve felakete katlanmak, yalnızca bir kişiye gelene katlanmaktan daha kolaydır.
El için yanma nâra, yak çubuğunu bak keyfine
Başkalarının derdini kendine sorun yapıp da kendi rahatını ve düzenini bozma.
El için kuyu kazan, evvela kendisi düşer
Başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
El için ağlayan gözden olur
Başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı vardır.
El elin eşeğini türkü çağırarak arar
İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
El elin eşeğini yırlaya yırlaya, kendi eşeğini terleye terleye arar
İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
El elin nesine, gülerek gider yasına
Bir kimsenin acısı, başkalarının umurunda değildir.
El eliyle yılan tut, onu da yalan tut
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El eliyle yılan tutan, yarısını yalan tutar
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El eliyle yılan tutulur
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El ermez, güç yetmez
Bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılan bir söz.
Çalma elin kapısını, çalarlar kapını
Kimseye kötülük yapma yoksa onlar da sana aynı kötülüğü yaparlar.
Çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz
Her şeyin bir değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır.
Çok el ya yağmaya ya yolmaya
Çok kimsenin katılmasıyla yağma ve yolmadan başka bir iş başarılamaz.
Dağda gez belde gez, insafı elden bırakma
Eşkıya dahi olsan insafı elden bırakma.
Davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
Sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor.
Dışı eli yakar, içi beni yakar
Görünüşe aldanmamalı.
Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur
Kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez.
Dile gelen ele gelir
İnsanlar yapacakları işler hakkında önce konuşurlar, sonra da o işi gerçekleştirirler.
El ağzına bakan, karısını tez boşar
Kişi, özel hayatı ile ilgili ciddi konularda başkasının düşüncesiyle değil kendi düşünceleriyle karar vermelidir.
El beğenmezse yer beğensin
Çocuğun öldüğünde iyi anılması, yaşarken de beğenilir bir kişi olması için anne baba çocuklarının eğitimine çok önem vermelidir.
El el ile, değirmen yel ile
İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr gereklidir.
El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.
El elden kalmaz, dil dilden kalmaz
Bir kişi başkasına vurursa o da ona vurur, başkasına kötü söz söylerse diğeri de kendisine kötü söz söyler.
El elden üstündür (ta arşa kadar)
Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
El eli yıkar, iki el yüzü
Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.
El elin aynasıdır
Kişi kendi özelliklerini zaman zaman yabancıdan öğrenir.
Aç elini kora sokar
Aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar.
Ağanın eli tutulmaz
Zengin olarak düşünülen kişiden anılmaya değer bir bağış beklenir.
Ağlamakla yâr ele girmez
Kişi çok sevdiği şeye yalnızca özlemini çekmekle kavuşamaz, onu elde etmenin yollarını bulmalıdır.
Akarsuya inanma, eloğluna dayanma
Akışı ne kadar yavaş olursa olsun akarsuya girmek tehlikelidir, eloğluna güvenmek de doğru değildir, insanı zarara sokabilir.
Alet işler, el övünür
Bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz.
Allah sağ gözü (eli) sol göze (ele) muhtaç etmesin
Tanrı kimseyi kimseye, en yakınlarına bile muhtaç etmesin.
Allah verirse el getirir, sel getirir, yel getirir
Tanrı bir kimseyi zengin etmek isterse ona hiç umulmadık yerden mal ve para gelir.
Altın eli bıçak kesmez
1) varlıklı veya değerli kişilerin elini kimse bükemez; 2) herhangi bir işte usta olan her zorluğun üstesinden gelir.
Altın tutsa toprak olur (altına yapışsa elinde bakır kesilir)
Giriştiği işlerde büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatan bir söz.
Atın varken yol tanı, ağan varken el tanı
Elde imkân varken gezip dolaşmak, dost edinmek gerekir.
Az el aş kotarır, çok el iş kotarır
Yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
Az eli aşta gör, çok eli işte gör
Yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
Azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır
İleride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
Babamın adı hıdır, elimden gelen budur
Gücüm ancak bu kadarını yapmaya yeter.
Bey mi yaman, el mi yaman
Baştaki ne kadar güçlü görünürse görünsün, asıl güç halktadır.
Beyde bulunmayan elde neler var
Beylerde olmayan öyle şeyler vardır ki halkta bulunur.
Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
Bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var
Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
Bir elin sesi çıkmaz
1) bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir; 2) yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin duymasın (görmesin)
Birine yaptığın iyiliği gizli tut.
Biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye
Bizim işe yaramaz diye vazgeçtiğimizi başkaları değerli buldu.
Bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar
Bize yabancı duran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rahatça, içtenlikle yardım eder.
Bükemediğin eli öp başına koy
Düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.