Eşeğini sağlam bağla, sonra Allah’a tevekkül et; kimi uzun der; atasözünü anlamı ve cümle içinde kullanmak. Ayrıca Açıklama ve kompozisyon yazmak.
Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a ısmarla.
Tevekkül, Allah’a güvenmektir. Birçok kavram gibi, buda yanlış anlaşılabilmektedir: Tevekkül, önlem almaya asla engel değildir. Bize akıl veren, yine Allah’tır. Bir iş için aklımızı kullanmadan, üzerimize düşeni yapmadan, onu Allah’a ısmarlamak tevekkül değil, ahmaklıktır. Gerçek tevekkül, üzerimize düşeni yaptıktan sonra, bundan sonrasını Allah’a havale etmek, sonucun iyi olmasını O’ndan ummaktır. İşimizi başkasına, dahası Allah’a emanet etmekle sağlama bağlamış olmayız. Onu sağlama bağlamak için önce sen bütün imkanlarını kullanacaksın; ondan sonra başkasına emanet edeceksin.
Kısaca anlamı : İşini başkasına, dahası Allah’a emanet etmekle sağlama bağlamış olmazsın. Onu sağlama bağlamak için önce sen bütün olanaklarını kullanacaksın; ondan sonra başkasına emanet edeceksin.
Cümle İçinde Örnek Kullanımı : Dedemin bize nasihatı her işini sağlam yaptıktan sonra gerisini Allah’a tevekkül et.
Cümle : Abim uzun yola çıkınca babam ona eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a ısmarla dedi.
Açıklama ve kompozisyon : İnsanın kendine yüklenen bütün görevleri yaptıktan sonra işin sonucunu Allah`a bırakması, O`nun yaratacağı neticeyi güven ve rıza ile karşılayıp, insanlardan bir beklenti içerisinde olmaması. Kısaca Allah`a güvenip, akibetinden endişe etmemesi. “Tevekkül”, “vekalet” kökünden türemiş bir kelimedir.
Kur’an-ı Kerim, “İnsan için çalıştığından başkası yoktur” (Necm-39) buyurur.
“Nasılsa her şey olacağına varır” düşüncesiyle işi aksatmak vebal almaktır.
Hiçbir şey olacağına varmaz. Her şey çalışmaya, alınteri ve emeğe bağlıdır.
Tembelliğe alet ederek tevekkül gibi kavramların ardına da sığınmamalıdır.
Çünkü tevekkül, “Allah’a güvenmek, kulluk görevini yaptıktan sonra başarıyı ondan beklemek ve güç yetiremediği şeyleri Yüce Allah’a bırakıp ümitsizliğe kapılmamaktır.” Tevekkülden yoksun olmak, noksanlıktır. .
Düşünün ki üniversiteye hazırlanan bir öğrenci derslerine önem vermemekte, ancak kendince Allah’a güvenerek, üniversiteyi kazanmayı ummaktadır. Bu öğrencinin sınavı kazanması ne mümkün! Eğer öğrenci tevekkül edecekse her şeyden önce derslerine çalışacak, sorularını çözecek, öğretmenlerini dinleyecek ve yeterince çalıştığını, emek verdiğini düşünüyorsa, her şeyin hayırlısının olması için sırtını Allah’a bağlayacak. İşte gerçek tevekkül budur.
Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek,
“Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise,
“Deveni bağla, sonra tevekkül et.” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.
Not: Bu atasözüyle ile ilgili bir cümle veya bir bilginiz varsa aşağıda yorum kısmına yazarak başkaların okumasına yardımcı olabilirsiniz. Secdem.net