(Bir şeyden) el ayak (etek) çekmek
Anlamı : Uzaklaşmak, kaybolmak: ‘tarzının, yönteminin piyasadan el ayak çekmek zorunda kalacağını açık seçik kavrıyorsunuz.’ -s. İleri. ‘bazı meddahlar da karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.’ -s. Ayverdi.
Dünyadan el etek (elini eteğini) çekmek
Anlamı : Bir kenara çekilip çevresiyle ilgisini kesmek, toplumun yaşayışına karışmamak, dünya işleriyle ilgilenmez olmak: ‘yedi saatlik evliler, şimdiden mi dünyadan el etek çekiyor?’ -n. F. Kısakürek.
El etek öpmek
Anlamı : 1) bir işi yaptırmak için çok yalvarmak; 2) yaltaklanmak.
El etek tutmak
Anlamı : Tarikata girmek, derviş olmak.
Etek açmak
Anlamı : Kadın, cinsel arzusunu belirtmek.
Etek öpmek
Anlamı : Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek.
Etek silkmek
Anlamı : 1) el etek çekmek; 2) çekilmek, artık karışmamak.
Etek takmak (giymek)
Anlamı : Argo erkek ar, namus, erdem vb. özellikleri bulunmayan duruma düşmek.
Etekleri tutuşmak
Anlamı : Çok telaşlanmak: ‘öğleden sonra vali yine kıza köpüre arayınca komiser zihni ‘nin etekleri iyice tutuştu.’ -m. İzgü.
Etekleri uzamak
Anlamı : Yanlışları düzeltmek, ayıbını kapatmak.
Etekleri zil (ıslık veya çalpara) çalmak
Anlamı : 1) çok sevinmek: ‘ilk mektebe gittiği gün gülsüm’ün sevincinden etekleri zil çalıyordu.’ -r. N. Güntekin. 2) alınan sevinçli bir haber üzerine telaşa ve heyecana kapılmak.
Eteklerini indirmek
Anlamı : Argo üzerine düşen görevi yerine getirmek.
Eteklerini toplamak
Anlamı : Düzenli, temiz veya namuslu olmak.