Bugün ki makalemizde f harfi ile ilgili deyimleri ve anlamlarını derledik. Kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan deyimler hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Bu nedenle alfabemiz’de bulunan A’dan Z’ye kadar harf harf deyimleri ve yanında anlamı ile hazırladık. İşte Alfabemizin ilk harfi olan “F” harfi ile başlayan deyimler..
Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Deyim, belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluşan sözdür.
Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Deyimi oluşturan sözcüklerin kimileri gerçek anlamını yitirerek mecaz anlam kazanırlar. Mecazlı anlatım, söze güzellik ve akıcılık katar.Türkçe, deyimler bakımından çok zengin bir dildir. Deyimler, göz önüne kuvvetli imgeler getiren sembollü sözlerdir. Halkın dikkatli ve zeki görüşlerinden doğmuştur.
Façasını aşağı almak (bozmak) :
1. Birini küçük düşürmek, utandırmak. 2. Döverek, hırpalayarak bir kimsenin kılık kıyafetini bozmak.
Faka basmak :
Kurulan tuzağa düşmek, aldanmak, aldatılmak.
Falakaya çekmek (yatırmak, yıkmak) :
Ayaklarını falakaya bağlayarak, ayaklarına sopa ile vurmak.
Falan filan :
Önemsiz, ayrıntıya girmeye gerek olmayan şeyler.
Falso yapmak (basmak) :
Yanlış iş yapmak.
Fan fin fon etmek :
Anlaşılmayan yabancı bir dille konuşmak.
Faraş gibi :
Çok büyük ve çok geniş açılan ağız.
Fare deliğine sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış :
1. Başaramayacağı, zor bir işle uğraşırken başka bir işi daha üstlenmiş. 2. Bir yerde sığıntı durumundayken, yanına birini daha almış.
Fare düşse başı yarılır :
İçinde yiyecek içecek bulunmayan ıssız, boş yer :
Fare gibi kaçacak delik aramak :
Saklanacak yer aramak, çok korkmak.
Fareler cirit atmak (oynamak) :
(Bir yer için) Kimse bulunmamak, ıssız olmak.
Fark etmek :
Bir şeyi anlamak, sezmek.
Farkına varmak :
1. İki şey arasındaki farkı anlamak. 2. Ayırt etmek, görmek, başkalaşmak.
Farkında olmak :
1. Sezmek, bir şeyin nasıl olduğunu anlamak. 2. Ne olup bittiğini anlamak.
Farz etmek :
Öyle olduğunu kabul etmek.
Fasulye gibi kendini nimetten saymak :
Kendine her şeyden çok değer vermek, gururlanmak, büyüklük taslamak.
Fasulye sırığı gibi:
Zayıf, sıska ve çok uzun boylu.
Fatiha okumak :
Bir şeyi veya bir kişiyi yitirmek, umudunu kesmek.
Felce uğramak :
1. Görevini yapamaz duruma gelmek, yürüyemez, eli ayağı tutamaz olmak. 2. İşi çok kötü şekilde bozulmak.
Feleği şaşmak :
1. Bir darbe nedeniyle dengesini yitirmek, neye uğradığını şaşırmak. 2. İçki içerek, uyuşturucu kullanarak kendinden geçmek. 3. Bir kızın, kadının etkisiyle kendinden geçmek.