Gezmek ile ilgili başlayan atasözleri ve anlamları. Gezmek kelimesi ile ilgili atasözleri hangileridir? Gezmekle ilgili olan cümle atasözleri nelerdir?
Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Atalardan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan (anonim) düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir. Atasözleri, geçmiş kuşaklardan süzüle süzüle günümüze kadar gelmiş özellikleri sözün içerdiği anlama göre değişir. Atasözü pek çok dalda eğitici yol gösteren, öğüt veren kalıplaşmış sözlerdir.
GEZMEKLE İLE İLGİLİ ATASÖZLERİ VE ANLAMLAR
Gammaz olmasa tilki pazarda gezer.
Kötü niyetli insanlar her düşündüklerini yapamıyorsa, bunun nedeni diğer insanlardır. Gizli, yasadışı yollarla çıkarını sağlayan kişi, yakayı ele vereceğinden korkmasa bu işleri açıktan açığa yapar.
Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer.
Dünya halinde sıkıntı ve keder çeken insanlar sabırlı davrandıkları taktirde bu sabırlarının mükafatlarını alırlar. Etrafa saldırıp daha çok kendilerine zarar vermediklerinde, daha akıllı ve mantıklı düşündüklerinde bu durumlarını elbette düzeltebilirler. Önemli olan bu sabrı gösterebilmekten geçer.
Oğlan babadan öğrenir meclis gezmeyi, kız anadan öğrenir sofra yazmayı.
Erdemli insanlar gelenek ve görenekleri ile yaşarlar. Doğru olan ve kişilere zarar vermeyen gelenek, görenek nesiller boyunca çocuklara aktarılır. Bu yaşantı daha önce dedelerden, atalardan tecrübe edildiği için çok az hata şansına sahiptir. Çocuklara erkenden verilecek bu doğru bilgiler onların erken yaşta ergin olmasına, erdem kazanmasına yardımcı olur. Eğitim verilmeyen genç bir erkek görgüsüz, kız çocuğu ise işe yaramaz olarak nitelendirilir.
Yatan aslandan, gezen tilki yeğdir.
Fazla güçlü olmadığı halde çalışan, birşeylerle meşgul olan kimse, güçlü olupta çalışmayandan daha başarılı olur. / Güçlü ve kuvvetli olmadıkları halde kimseye muhtaç olmamak için çalışan ve geçimlerini sağlamak için gayret gösterenler; soylu olup, güçlü olupta tembel tembel oturanlara yeğlenirler.
Al kibar kızını, işlerin bulana bulana, al çitak kızını gezsin eylene eylene.
Kişilerin en büyük marifetlerinden birisi, erkek çocuklarını hayırlısı ile evlendirdikten sonra çoluk çocuğa karıştığını görmektir. Bizlerde birer erkek çocuk isek alacağımız kızı iyi bilmeli, ailemizi ve kendimizi mağdur etmemeliyiz. Kibar ve zarif olmasının yanı sıra eğer çokta çıt kırıldım bir bayanla evlenirsek işlerimiz aksar, evimizin işleri görülmez, zamanla büyük sorunlar yaşanılır. Kadın her zaman evini kibarlık göstermeden korumalı ve bakmalıdır. Çitak kızı diye bahsedilen bayanlar ise aslında çiti ak, yani elbiseleri, giydikleri beyaz anlamında, bakımlı kişiler için kullanılmıştır. Bu tip birisi ile evlenmemiz ise o kişinin sürekli gezmesinin sebebiyle hiçbir iş yapmayacağı anlamını taşımaktadır. Buda zamana bizi ve ailemizi harap eder, daha büyüklerimizin sıkıntı duyacağı konuların oluşmasına kadar ilerler.
At alırsan yazın, deve alırsan güzün, avrat alırsan gezin ha gezin.
Herşeyi yerli zamanında almak kişilerin sıkıntı çekmesini engeller. Olmadık zamanlarda olmadık şeyler alarak önümüzdeki günlerde sıkıntı çekmemeli, aldığımız işimize yarayan şeyinde kıymetini bilerek onu doğru zamanda kullanmalıyız.
Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
Boş gezmek, kişiyi tembelliğe alıştırır ve herkesin gözünden düşürür. Çalışmak ise, para karşılığı olmasa bile, kişinin yeteneğini arttırır ve tembel olmadığı göstererek paralı iş bulmasına yardım eder.
Çok gezen çok bilir.
Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üstüne yeni bilgiler ekler.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir.
Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üzerine yeni bilgiler ekler.
Avradın (karının) dolaşığı, akşamdan – sabaha – kor bulaşığı.
Sağda solda çok gezen, cirit atan kadın kendi işlerini aksatır, evinde yapılması gereken işlerini yapmaz. Bugün bitirmesi gereken işler gezmek ve tozmak yüzünden bir sonraki güne kalır; ortalık harap olur.
Fırıncının çocuğu aç dolaşırmış.
İnsanlar icra ettikleri mesleklerin nimetlerinden ne hikmetse yararlanamaz, kendileri için uygulamaz. Bu isteksizlik onların icra ettikleri bu konuda eksiklerinin olmasına neden olur. Çünkü dışarıdaki insanlar bu eksikleri parayla satın aldıkları ve ihtiyaç duydukları için daha net görebilirler. Fakat bahsettiğimiz bu kişiler bu eksiklere bedel ödemediği ve her zaman elinde halihazırda bulunduğundan çok irdelemezler, çok çok lazım olmadıkça konuyu değerlendirmezler.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır.
Bir kimse ne iş tutarsa tutsun, ne kadar gönlünce yaşarsa yaşasın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye, alışık olduğu ortama ve kendi öz işine dönmek zorunda kalır. İnsanlar alışkanlıklarına bağlıdır. Şu ya da bu nedenle işinden, çevresinden ayrı yaşamak zorunda kalan kimse, sonunda alıştığı işe ve çevreye döner. Bazı sonuçlar kaçınılmazdır.