Tebdil gezmek
Anlamı : 1) Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek; 2) mec. değişik görüntüde olmak: ‘Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı.’ -S. Hilav.
Saya gezmek
Anlamı : Köy çocukları ramazanda veya özel günlerde çeşitli tekerlemeler söyleyip kapı kapı dolaşarak ufak tefek yiyecek toplamak.
Salma gezmek (dolaşmak)
Anlamı : Başıboş hayvan gibi dolaşmak: ‘Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar.’ -R. Akyavaş.
Orası senin, burası benim dolaşmak (gezmek)
Anlamı : Durmadan gezip dolaşmak.
Kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
Anlamı : Kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.
Kol gezmek
Anlamı : 1) Güvenlik amacıyla dolaşmak: ‘Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.’ -Ö. Seyfettin. 2) dolaşmak: ‘İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.’ -T. Dursun K. 3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: ‘Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.’ -A. Kabaklı.
Kenar gezmek
Anlamı : Bir şeyden uzaklaşmış olmak: ‘Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri’ -Halk türküsü.
Kelle koltukta gezmek
Anlamı : Gözünü budaktan esirgememek.
Karakol gezmek
Anlamı : Huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.
Kapı kapı dolaşmak (gezmek)
Anlamı : 1) Ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: ‘Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.’ -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
Gemi gezmek
Anlamı : Den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.
Ev ev dolaşmak (gezmek)
Anlamı : Her eve uğrayarak dolaşmak.
Ellerde gezmek
Anlamı : 1) Elden ele dolaşmak; 2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
Elini kolunu sallaya sallaya gezmek
Anlamı : 1) Ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak; 2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: ‘Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım.’ -Y. K. Karaosmanoğlu.
Elden ele dolaşmak (gezmek)
Anlamı : İyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: ‘Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.’ -Y. Z. Ortaç.
Dünür gezmek
Anlamı : Evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.
Doktor doktor gezmek (dolaşmak)
Anlamı : Tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak: ‘Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?’ -A. İlhan.
Boşta gezmek
Anlamı : İşsiz olmak: ‘Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman …’ -B. Felek.
Boş gezmek (gezinmek)
Anlamı : İşsiz güçsüz dolaşmak: ‘On gün boş mu gezdin?’ -Ö. Seyfettin.
(Birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
Anlamı : Bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.
(Bir yeri) adım adım gezmek
Anlamı : Her yerini dolaşıp görmek.
Arkasında dolaşmak (gezmek)
Anlamı : Bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.