Gönül ile ilgili deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında gönül kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik.Secdem.net
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar.
Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş.
Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.
- Gönülden ırak olmak
Sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek. - Gönül yıkmak
Birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek, gönül kırmak. - Gönül yakmak
1) insanı aşırı derecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak: ‘bu sesler, o zamanki hayat zevklerinin iç bayıltıcı bir içkisi gibi gönlümüzü yakarak ta derinliklerimize kadar nüfuz etmesini bilirdi.’ -a. Ş. Hisar. 2) aşk dolayısıyla iç yangınına tutulmak. - Gönül vermek
1) sevmek, âşık olmak: ‘1934’te yepyeni bir türkçeye gönül vermiş olan atatürk, sonraki üç dört yıl içinde, daha ılımlı bir dil devrimine yönelmiş olabilir mi?’ -t. Halman. 2) bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelmek, eğinmek, meyletmek: ‘atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi.’ -c. Uçuk. 3) düşkün olmak: ‘cevizli tel kadayıfına gönül verene de rastlanıyor.’ -s. F. Abasıyanık. - Gönül rızası ile
İsteyerek. - Gönül okşamak
Birini hoş bir söz veya davranışla sevindirmek, iltifat etmek. - Gönül koymak
Gücenmek, alınmak, darılmak. - Gönül kırmak (yıkmak)
Birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek: ‘osman efendi iyi adamdı, kimsenin gönlünü kırmazdı.’ -i. H. Baltacıoğlu. - Gönül indirmek
Kendisine yakıştıramadığı bir şeye razı olmak: ‘oysa o oturmamıştı bile sofraya, bir fincan çay içmeye gönül indirmemişti.’ -i. Aral. - Gönül (gönlünü) almak
1) sevindirmek; 2) kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek: ‘bu oğlanı amcama itmek doğru değil, bir ara gönlünü almalı.’ -a. Ümit. - Gönül gezdirmek
Hlk. seçmek için aklından birçok şey geçirmek. - Gönül eğlendirmek
Geçici bir ilgi ve sevgi göstererek hoşça vakit geçirmek: ‘o bizim arkadaşı oraya dilber çingene kızları ile gönlünü eğlendirmeye gelmiş paralıca bir delikanlı sanıyordu.’ -o. C. Kaygılı. - Gönül çekmek
Sevdalı olmak: ‘henüz bu yaşta, zavallı çocuk gönül çekmek nedir, bir büyük adam gibi biliyor ve bir büyük adam gibi yarasının acısını kimseye sır vermeyerek taşıyor.’ -y. K. Karaosmanoğlu. - Gönül bulandırmak
1) mide bulandırmak; 2) mec. kuşkulandırmak; 3) mec. rahatsız etmek: ‘haberler iyi değil, rivayetler gönlümü bulandırıyor, sürgünmüş, göz hapsiymiş, estek köstek.’ -a. İlhan. - Gönül birliği etmek
Duygusal anlamda tam bir uyum içinde olmak. - Gönül bağlamak
Severek bağlanmak, içten sevmek, âşık olmak: ‘gözlerin kızarmış, niye ağladın? / bir başkasına mı gönül bağladın?’ -y. Z. Ortaç. - Gönül avutmak
Hoşça vakit geçirmek: ‘gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu.’ -y. K. Karaosmanoğlu. - Gönül avlamak
Huyunu suyunu yakından bilerek olumlu davranışta bulunmak, tavlamak: ‘istanbul’un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi.’ -a. Ş. Hisar. - Gönül akıtmak
Âşık olmak, sevmek. - Gönül açmak
İnsanın iç sıkıntısını gidermek, iç açmak. - (birini) gönülden çıkarmamak
Sevilen kimseyi unutmamak. - Hatır gönül yıkmak (kırmak)
Kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak. - Hatır gönül yapmak
Birini tutum ve davranışlarıyla mutlu etmek. - Hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak)
Kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.