Hasta kelimesi ile ilgili atasözleri hangileridir? veya hastalık cümlesi olan atasözleri nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber atasözünü derledik.
Atasözleri Türkçe’de “sav” ve “irsal-i mesel” olarak da adlanılır. Türk Dil Kurumu’nun Tanımı: Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel. İslamiyet öncesinde sav, divan edebiyatında irsal-i mesel ya da darb-ı mesel denirdi. Atalardan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan (anonim) düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir. Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir.
HASTALIK İLE İLGİLİ ATASÖZLERİ VE ANLAMLAR
Zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı meydana çıkmaz.
Zengin kişi, hemen her türlü ayıbını parasının gücüyle yok etmesini bilir. Yoksul birinin ise tedavi için parası olmadığından hastalığının ne olduğu anlaşılamaz.
Ölümü gören, hastalığa razı olur.
Erdemli ve nitelikli insanlar bulundukları durumun çok daha zorunu gördüklerinde veya bu hatırlatıldığında durumlarına şükrederler ve daha beterini görmemek için ellerinden geldiğince zihinlerini açık tutup, doğru hamleler yapmaya gayret gösterirler. Ayrıca; içinde bulunduğumuz kötü durumların daha beterinin olduğu unutulmamalıdır.
Dağ adamı, hasta eder sağ adamı.
Görgüsüz kimseyle bir arada olmak insan için bir eziyettir. Böyle kimseye söz anlatmak çok güçtür.
Hasta sağ kalırsa hekime karşı gelir.
Büyük uğraşılar ile kurtardığımız nice insanlar kadrimizi, kıymetimizi bilmezler de; sanki durumun kurtarıcısı değil, suçlusu bizmişiz gibi birde bizi azarlarlar! Erdemsiz ve kıymet bilmez insanların karşısındaki iyi niyetli insanlara karşı gösterdiği bu tavır çoğu zaman kalbimizi kırmaya yeter. Ancak bu bize büyük bir tecrübe olur, kişileri tanımamız için fırsat oluşur.
İyi olacak hastanın hekim (doktor) ayağına gelir.
Canlılar gibi, sıkıntılarında, hastalıklarında bir ömrü vardır. Bir sıkıntı bizden uzaklaşacaksa, bunu sağlayacak unsurlar hemen yanıbaşımızda beliriverir. Allah, kötü bir durumun son bulmasını dilemişse, bunu yapacak kimseyi Allah ayağına gönderir.
Hasta ol benim için, öleyim senin için
kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur.
Hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez
insanlar sağlığın değerini ancak hastalıkta acı çekip iyileştikten sonra anlarlar.
Güneş girmeyen eve doktor girer
güneşsiz evde hastalık eksik olmaz.
Hekimsiz, hâkimsiz memlekette oturma
sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir, bu iki güvencenin bulunmadığı yerde yaşamak zordur.
Hastalık sağlık bizim için
insan sağ, esen olabildiği gibi hasta da olabilir.
Hastaya döşek sorulmaz
bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerekli olup olmadığı sorulmaz.