Hatır ile ilgili deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında Hatır kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik. Secdem.net
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler. Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.
- (birinin) güzel hatırı için
yüzünden, sebebiyle: ‘inanınız ki müdürün güzel hatırı için işime başladım.’ -m. Ş. Esendal.
- (birinin) hatırı için
bir kimsenin, gönlü hoş olsun diye: ‘ama bunca eziyete sırf oğlunun hatırı için katlandığına emin değildi artık.’ -a. Kulin.
- (birinin) hatırı kalmak
gücenmek, kırılmak: ‘eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elimi saygıyla öpmezseniz hatırım kalır.’ -n. Hikmet.
- (birinin) hatırından çıkmamak
sevdiği, saydığı birinin isteğini reddetmeyip gönlünü kırmaktan çekinmek.
- (birinin) hatırından çıkmamak
sevdiği, saydığı birinin isteğini reddetmeyip gönlünü kırmaktan çekinmek.
- Hâl hatır (hâlini hatırını) sormak
bir kimseye ‘nasılsınız, ne durumdasınız’ anlamında nezaket sorusu yöneltmek: ‘karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular.’ -r. H. Karay. ‘rapor almışsa, çiçekler, kolonyalar getirir, hâlimizi hatırımızı sorar, moral verir.’ -m. İzgü.
- Hatır almak
gönül almak.
- Hatır eylemek
hatırlamak: ‘benim orhan isminde bir tanıdığım olmadığından, başka bir nam altında bir nankörü hatır eylemiş olsan bile…’ -p. Safa.
- Hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak)
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.
- Hatır gönül yapmak
birini tutum ve davranışlarıyla mutlu etmek.
- Hatır gönül yıkmak (kırmak)
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.
- Hatır (hatırını) saymak
gerekli saygıyı göstermek.
- Hatır için çiğ tavuk yemek
bir kişiyi gücendirmemek için yapılması güç olan şeyleri bile yapmak.
- Hatır sormak
hâl hatır sormak: ‘önce karşılıklı hatır sormakla başlayan konuşmaların ardından, tarlaların durumuna geçti.’ -n. Cumalı.
- Hatıra (hatır ve hayale) gelmemek
bir şeyin gerçekleşeceği, olacağı hiç düşünülmemek: ‘yemin, her hatır ve hayale gelmez cümlelerin ucunda bir kurdele, bir fiyonk gibi açılıveriyordu.’ -a. Ş. Hisar.
- Hatırı sayılır
1) oldukça çok: ‘adamları aracılığıyla bu konuda hatırı sayılır bir külliyata sahip oldu.’ -i. O. Anar. 2) önemli, saygın, saygıdeğer: ‘sabit bey ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır.’ -h. Taner.
- Hatırına bir şey gelmesin
bir düşüncede, sözde veya davranışta kötü bir amaç güdülmediğini anlatan bir söz.