İman tahtası : Göğüs kemiği.
İmana gelmek : 1. Müslümanlığı kabul etmek. 2. En sonunda doğruyu söylemek. 3. Önce reddettiği şeyi, sonra kabul etmek ve istenileni yapmak. 4. Merhamete gelmek.
İmanı gevremek (ağlamak) : Bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek, çok fazla yorulmak.
İmanı yok : 1. Acımasız, insafsız. 2. Kahrolası!
İmaret yapılmadan dilenciler (körler) dizildi (kapıyı aldı) : Bir iş daha tasarı halindeyken ondan faydalanmak isteyenler var. Bir yerde tembel ve beleşçi kişilerin çok olduğu yerlerde söylenir.
İmbikten geçirmek : Süzmek, temizlemek.
İmdadına koşmak (yetişmek) : Çok güç ve korkulu durumda olan birinin yardımına koşmak, kurtarmaya çalışmak.
İmlaya gelmemek : Düzenin, ortamın kabul etmeyeceği bir durumda olmak, düzelmemek, ıslah olmamak.
İmtiyaz sahibi : Bir şey için kendisine hak tanınan kimse.
İmza atmak (etmek) : İmzalamak.
İn cin top oynamak : Issız ve sessiz ortam, ortalıkta kimse olmamak.
İnce eğirip (eleyip) sık dokumak : Bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek.
İncir çekirdeğini doldurmamak : Çok az veya çok önemsiz, çok değersiz, üzerinde durulmaya değmez anlamında kullanılır.
İnsafa gelmek : Acımasız, merhametsiz davranmaktan vazgeçmek.
İnsan eti yemek (çiğnemek) : Bir kimsenin arkasından konuşmak, dedikodusunu yapmak.
İnsan evladı : İyilik yapan, iyiliği bilen, soylu kişi.
İnsan içine çıkmak : Toplum içine karışmak, etrafındakilerle dostluk kurmak.
İnsan (adam) sarrafı : İnsanın kişiliğini, huyunu bir bakışta anlayan kimse.
İnsanlıktan çıkmak : 1. Çok zayıflamak. 2. İnsana yakışmayan söz ve davranışlarda bulunmak.
İnzivaya çekilmek : Çevreyle olan ilişkisini keserek yaşamak.
İpucu vermek : Bir işin meydan gelmesi, içinden çıkılabilmesi için bazı önemli noktalarını söylemak. Aranılan bir şeyi bulmaya yarayan bir bilgiyi vermek.
İpe çekmek : Asarak öldürmek.
İpe sapa gelmemek : Akla yakın olmayan ve birbirini tutmayan.
İpe un sermek : Geçersiz bir takım sebepler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.
İpin ucu birinin elinde olmak : İşi biri yönetir, çevirir olmak.
İpin ucunu kaçırmak : Bir işin hakimiyetini elinde tutamayacak duruma düşerek çıkmaza girmek.
İpini koparmak : Başıboş kalmak.
İpiyle kuyuya inilmemek : Güvenilmemek, itimada değer görülmemek.
İplemek : Önem vermek, itibar etmek.