Kabahat ile ilgili deyimleri ve anlamları. İçinde ve anlamında kabahat kelimesi geçen deyimler hangileridir? Kabahat ilgili Deyimler nelerdir? Kabahat sözleri…
Birçoğumuz deyimlerle ilgili bazı sözler veya cümleler bulmaya çalışmaktayız. Bugün’de yukarıdaki başlık altında sizler için deyimler derledik. Evvela Deyimin tanımını yapmakla başlamakta fayda vardır. Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Secdem.net
Bazı durumların ifade edilmesinde zorluk yaşandığında, anlamların yetersiz kaldığı anlarda etkili bir anlatım aracı olarak deyimleri kullanırız. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Kabahat işlemek (etmek)
suç olacak, kusur sayılacak bir iş yapmak: ‘Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, şerbeti unutmuştum.’ -H. R. Gürpınar.
Kabahati (birinde) bulmak (aramak)
bir kusur, suç aramak: ‘O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati seyisinde buluyordu.’ -A. Ş. Hisar.
Kabahati (birine, bir şeye) yüklemek
işlediği bir suçu başkasının üzerine atmak: ‘Bu işte kabahati sobaya yüklemek lazım geliyor.’ -S. F. Abasıyanık.
Özrü kabahatinden büyük
bir suç veya kabahat için özür dilerken daha büyük suç işleyen kimseler için söylenen bir söz.
Dilinden kurtulamamak:
Yaptığı bir kabahatten ötürü sürekli olarak, bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak.“Ne yapmalıyım da dilinden kurtulmalıyım onun?”
Göz yummak:
Kabahatlerini, kusurlarını hoş karşılamak, görmezlikten gelmek, bağışlamak.“Sana bu yaşa gelinceye kadar göz yumdum, ama artık yeter.”
Keli görünmek:
Bir kabahati, kusuru ortaya çıkmak.
Özrü kabahatinden büyük:
Bir kabahat için özür dilerken daha büyük bir kabahat işleyen kimse için söylenir.
Süt dökmüş kedi gibi:
Bir kabahat işleyip de bu kabahatinden dolayı utanan, korkan, çekinen kimsenin durumunu anlatmak için kullanılır.
Takke düştü kel göründü:
Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı.
Yüze vurmak:
İşlediği bir suçu ya da kabahati birinin açıkça yüzüne söyleyip onun utanmasına yol açmak. “Suçunu sakın yüzüne vurup da utandırma onu.”