Keçi (koyun) can derdinde kasap yağ (et) derdinde.
Hayatın hiç değişmeyen bir kuralıda şudur: Bir kimse, önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kimse bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür.
Keçi nereye çıkarsa oğlağıda oraya çıkar.
Çocuklar, anne ve babalarının, büyüklerinin yaptıklarını taklit eder, onlarda ne görürse onu yapmaya çalışırlar. Bundan dolayı çocuklara iyi örnek olmalı ve doğru bildiklerimizi kendi davranışlarımızla göstermeliyiz.
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdulrahman Çelebi derler.
Toplum hayatının düzenli işleyebilmesi nitelikli ve ehil insanların görev başında olmasına ve onlara fırsat verebilmesine bağlıdır. Bazen öyle olur ki, bir iş yada durum karşısında ehil ve gerekli insan bulunamaz. İşte böyle durumlarda fazla bir niteliği olmayan insan bile değer kazanır. Bir şeyin çok değerlisi ele geçmezse daha az değerlisi önem kazanır.
Ağaca çıkan keçinin dala bakan ağlağı (oğlağı) olur.
Çocuklar büyüklerinden son derece etkilenirler. Bir insanın alışkanlıkları ve eğilimleri ne ise evladlarıda kendisine benzer.
Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz.
İnsanların değerli olarak gördüğü ve güvendiği birşeyden her zaman olumlu, iyi sonuç alınacağı garantisi yoktur. Bazen tam tersi şeyler olabilir, beklenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.
Harman dövmek keçinin işi değil.
Bir işi ehline yaptırmak aklın gereğidir. Bizim için önemli, ağır işler hafife alınmamalı, çoluk çocuğa, acemilere yaptırılmamalıdır.