- Lokma (lokması) ağzında büyümek
Üzüntü veya iştahsızlık sebebiyle lokmasını yutamamak: ‘ağzımızda lokmalar büyürdü, muşambanın buz gibi teması âdeta ellerimizi yakardı.’ -r. H. Karay. - Lokma etmek
Yemek yemek: ‘ben de uskumru aldım. Kendim kızartacağım. Ne olur kalın, beraber lokma edelim.’ -h. E. Adıvar. - Lokma dökmek
1) lokma tatlısı yapmak: ‘sonra arkasından lokma filan dökmek değil a, bir yasin, bir fatihacık bile okuyan bulunmaz.’ -ö. Seyfettin. 2) konuk için yemek hazırlamak. - (birinin) lokmasını saymak
Sofrada yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek. - (birinin) lokmasını dökmek
Bir ölünün anısına lokma tatlısı yapıp dağıtmak. - (birinin) ağzından lokmasını almak
Birinin hakkı olan şeyi ondan almak. - (bir şey, birinin) ağzının kaşığı (kalıbı, lokması) olmamak
1) bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak; 2) bir şey, bir kimsenin sözünü edemeyeceği kadar değerli olmak. - Bir lokma bir hırka
Hayatta azla yetinmeyi, dervişçe geçinmeyi anlatan bir söz: ‘toplumumuzda sanatçı-edebiyatçının bir lokma bir hırka felsefesi uyarınca yaşaması beklenir.’ -t. Uyar. - Başına vur, ağzından lokmasını al
Uysal ve sessiz kimseler için kullanılan bir söz: ‘temizdim, sakindim, başıma vur, ağzımdan lokmamı al.’ -a. Gündüz.
Lokma ile ilgili Deyimler ve Anlamı
Paylaş