O harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için o harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan o harfinin atasözü listesi.
Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları…
Oduncunun gözü onçada, dilencinin gözü çömçede.
İnsanın aklı gönlünden geçen ve ihtiyaç duyduğu şeydir. Güzel bir bağa giren oduncu, çevrenin güzelliği ile hiç ilgilenmez. Onun aklı fikri bağ kütüğündedir. Bunun için gözü kütük arar. Dilencinin gözüde – karnı aç olduğu için – ağaç kepçededir. Herkes işine yarayan şeye gözdiker; onu elde etmenin yolunu arar.
Oğlan babadan öğrenir meclis gezmeyi, kız anadan öğrenir sofra yazmayı.
Erdemli insanlar gelenek ve görenekleri ile yaşarlar. Doğru olan ve kişilere zarar vermeyen gelenek, görenek nesiller boyunca çocuklara aktarılır. Bu yaşantı daha önce dedelerden, atalardan tecrübe edildiği için çok az hata şansına sahiptir. Çocuklara erkenden verilecek bu doğru bilgiler onların erken yaşta ergin olmasına, erdem kazanmasına yardımcı olur. Eğitim verilmeyen genç bir erkek görgüsüz, kız çocuğu ise işe yaramaz olarak nitelendirilir.
Oğlan yemiş oyuna, çoban yemiş koyuna gitmiş.
Bir iş için bir arada bulunan insanlar, işlerini gördükten sonra gereken yerlerine geri dönerler. Kaldıkları yerden devam ederek hayatını sürdürürler.
Oğlanın şaşkını, babasının zenginliğini metheder.
İnsanların bilmelerini gerektirmediği konuları açık saçık, ulu orta konuşan insanlar ne yaptıklarını bilmeksizin densiz densiz sohbet ederler. Bu kişiler yaptıkları övgü ile karşısındaki kişileri rahatsız edebilir, methettikleri insanları ise farklı niteliklere sokabilirler.
Olacak oğlan gelişinden belli olur.
Doğru ve nitelikli insanlar davranışlarından belli olur. Tıpkı bir durumun gidişatının olumlu olması gibi. Doğru şekilde yol alan bir durum yada kişi her zaman nitelikli, yanlış giden şeyler ise hatalarla dolu olacaktır.
Olacakla öleceğe çare bulunmaz.
Her canlının Allah tarafından yazılmış bir kaderi vardır. İnsanında kaderinde ne varsa, başına o gelir. Ölümde, değiştirilemez ve önüne geçilemez bir kader hükmüdür. Ölüm gelince, en küçük görülen birşey bahane oluverir. Tüm önlemler ve çırpınmalar ölüm karşısında boşa çıkar. Çünkü insanın bu dünyadaki hayat süresi dolmuştur.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.
Varlıklı kimse dilediği gibi yaşar, giyinir ve kuşanır. Elbise üstüne elbise giyinir, çevresine caka yapar. Fakir kimse ise yoksulluğun acısını çeker, dertleri yumak yumak büyütür.
Olgun bir insanı dost edinmek isterseniz tenkit edin, basit bir insanı dost edinmek isterseniz, methedin.
Her insanın hayatında örnek aldığı doğru insanlar bulunur. Bu doğru kişileri dost edinmek istediğimizde onları kırmadan, yapıcı bir tavırla eleştirmeli, basit ve çok yararı olmayacak insanları kazanmak içinse methederek ruhlarını okşamalıyız. Akıllı insanlara eleştirilerek daha doğru olmayı isterler. Basit niteliğe sahip düz mantıklı kişiler ise yükseltilmeyi severler.
Olmayacak duaya amin denilmez.
Sonu kötü gözüken veya olmayacak bir duruma bel bağlanmaz, bunun için hazırlık yapılmaz. Harcanacak tüm maddi ve manevi kaynaklar boşa harcanmış, sonunda ele hiçbir şey geçmemiş olacaktır.
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.
Hiçbir şey için “bu olmaz” dememeliyiz. Dünyada olmayacak şey yoktur, herşey olur.
Olsa ile bulsayı ekmişler, hiç bitmiş.
“Keşke şöyle olsaydı” demek hiçbir zaman hayatta bizi bir sonuca çıkarmaz. Eğer bir işin uğrunda doğru şeyler kazanmak istiyorsak doğru olmalı, onun için çaba ve gayret sarfetmeliyiz.
Olsayı bulsaya vermişler hiç doğmuş.
Bu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye temenni etmekle bir sonuca varamayız. İnsanı sonuca götüren dilemek değil, çalışmak, gayret sarfetmek ve yolunda olmaktır.
Ortak atın beli sakat olur.
İnsan, kendi malı olmayan şeyleri hor kullanır. Ortaklaşa kullanılan bir mal, ortaklardan her biri ondan daha çok yararlanmayı düşüneceğinden çabuk yıpranır, kullanılamaz hale gelir.
Ot kökü üstünde biter.
Çocuk, ailesinin yetiştirme tarzına; öğrenci, eğiticinin tutumuna uygun olarak yetişir. Bir millet, kendi tarihi, kültürü ve manevi değerlerinden güç alarak ilerler. Milli değerlerini hor gören ve onları yok sayan milletlerin ilerlemesi şöyle dursun, soysuzlaşır ve tarih sahnesinden silinir giderler.
Otu çek, köküne bak.
Kişinin kimliği hakkında doğru bilgi edinmek isterseniz soyuna sopuna bakınız. Bataklıkta yetişen güllerin kokusuda çamur kokusunu andırır.
Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır.
Sırların gömülü olduğu yer insanın güğsüdür. İçimizde saklı tuttuğumuz birşey söylenince, o sır olmaktan çıkar, herkesin malı olur. Bir ağızdan çıkan söz, herkesin malı olur. Bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayılır.
Oynamasını bilmeyen gelin (kız) “yerim dar” demiş; yerini genişletmişler (bollaştırmışlar); “yerim dar” demiş.
Kendisinden beklenen bir işi beceremeyen kimse mazeret ileri sürer, çeşitli engellerin işini güçleştirdiğini söyler, böylece yeteneksizliğini belli etmemeye çalışır.
Oynayacak adam, kağnı gıcırtısında da oynar.
İçinde bir olaya meyili veya niyeti olan insan onun için zaman yada durum beklemez. Onu hemen yapar. Amacı zarar vermek ise her kötü durumu değerlendirir, iyi ise her olaydan pay çıkararak doğruyu aramaya devam eder.
Oynayamayan gelin; “Yerim dar.” der.
Bir göreve atanan yada iş yapmasını beklenen insanlar bunu beceremediklerinde, karşısındakilere bin türlü bahane sunarak kendi hatalarını kapatma çabasına düşerler. Fakat bu durum hemen anlaşılır.