Öfke ile ilgili deyimler ve anlamları. İçinde ve anlamında Öfke veya öfkelenmek kelimesi geçen deyimler hangileridir? Öfke deyimi ile ilgili sözler nelerdir?
Birçoğumuz deyimlerle ilgili bazı sözler veya cümleler bulmaya çalışmaktayız. Bugün’de yukarıdaki başlık altında sizler için deyimler derledik. Evvela Deyimin tanımını yapmakla başlamakta fayda vardır. Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. secdem.net
Bazı durumların ifade edilmesinde zorluk yaşandığında, anlamların yetersiz kaldığı anlarda etkili bir anlatım aracı olarak deyimleri kullanırız. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
- Öfkeye kapılmakÇok sinirlenmek, kızmak, hiddetlenmek: ‘siz gelin de böyle bir adamın herhangi bir öfkeye kapılacağını tahmin edin.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
- Öfkesini yenmekİradesini kullanarak öfkesini gidermek.
- Öfkesini kusmakKızgınlıkla ağır hakaret etmek.
- Öfkesi kabarmakÇok kızmak, sakinleşmişken yeniden öfkelenmek, tekrar sinirlenmek.
- Öfkesi başına sıçramak (çıkmak, vurmak)Çok öfkelenmek.
- Öfkeden deliye dönmekFazla sinirlenmek: ‘torununu gizlice tavan arasında saklamakta olduğunu öğrendiğinde öfkeden deliye dönmüştü.’ -a. Kulin.
- Öfke yüzü göstermekÇok sinirlendiğini belli etmek: ‘hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi.’ -n. F. Kısakürek.
- (Birinin) öfke topuklarına çıkmakÇok öfkelenmek.
- (Birinden) öfkesini çıkarmak (almak)Öfkeli kişi haksız yere ilgisiz birine çatmak: ‘evde önüne gelenin öfkesini kendisinden çıkarmasına alışıktı.’ -n. Cumalı. ‘adamı pataklamadan bırakmazdım, pataklamadıkça öfkemi alamazdım.’ -r. H. Karay.
- Ağzından çıkanı kulağı işitmemek:Sözlerini tartmadan, düşünmeden, öfke içinde, nere varacağını hesaplamadan konuşmak. “İyice çıldırmış olmalısın. Çünkü ağzından çıkanı kulağın duymuyor.”
- Ateş almak:1) Yanmak, tutuşmak. 2) Ateşli silâhın patlaması. 3) Telâşlanmak, öfkelenmek, heyecanlanmak, coşmak. “Silâh birden ateş aldı.”
- Ateş kesilmek:1) Çok kızgın, öfkeli davranışlar göstermek. 2) Çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak. 3) Ateşli silâhlarla yapılan atışa son vermek. “Taraflar ateş kesilmesine razı olmadılar.”
- Ateş püskürmek:Çok öfkeli olmak, ağır sözler söylemek. “Öğretmen kapıyı kıran öğrencilere ateş püskürdü.”
- Ayranı kabarmak:Öfkelenmek, kızıp bağırmak; coşmak. “O konuştukça adamın elleri titriyor, ayranı kabardıkça kabarıyordu.”
- Babaları tutmak (üstünde olmak):Sinir ve öfkeden bağırıp çağırmak, çok öfkelenmek.
- Barut fıçısı gibi:1. Her an bir çatışmanın çıkabileceği olasılığı bulunan (yer). 2. Çok kızgın, öfkeli, sert (kimse).
- Başına çalmak (bir şeyi) :1. Bir şeyle vurmak. 2. Bir şeyi öfkeyle geri vermek; kafasına çalmak.
- Canına yandığım (yandığımın):Kimi zaman sevgi ve hayranlık, kimi zaman da kızgınlık ve öfke gibi duyguları anlatmak için kullanılır. “Canına yandığımın adamı, bizi saatlerce bekletti bu soğukta.”
- Cinleri başına toplamak:Öfkelenmek, kızmak, çok sinirlenmek. “Zorla cinleri başıma topladınız.”
- Çileden çıkmak:1. Çok öfkelenmek, olan bitenler karşısında dayanıklılığı kalmayıp taşkınlık göstermek. 2. Çile süresini bitirmek. “Ben çileden çıkmadan çabuk terk edin burayı.”
- Dalına basmak:Hiç hoşlanmadığı şeyleri yaparak birisini öfkelendirmek.“Dalıma basıp da beni çileden çıkarma lütfen!”
- Dinden imandan çıkmak:Çok sinirlenmek, öfkelenmek, kızgınlık duymak.“İnsanı dinden imandan çıkarıyorsun, yapma şu hareketleri!”
- Diş bilemek:Öç almak, kötülük yapmak için fırsat kollamak; öfkesini gösterir durum almak.“Bana diş bilediği bakışlarından belli.”
- Diş gıcırdatmak:Kızgınlığını, öfkesini kimi davranışlarıyla belli etmek.“Dediğini yaptıramayınca dişlerini gıcırdatmaya başladı.”
- Esip savurmak:Bağırıp çağırmak, öfke ile atıp tutmak.“Davet edilmediğini öğrenince esip savurmaya başladı.”
- Gözleri fal taşı gibi açılmak:Hayret, şaşkınlık ve öfke gibi sebeplerle gözleri iri iri açılmış olmak.
- Gözlerini (gözünü) kan bürümek:Çok öfkeli, kinli olmak; her kötülüğü yapacak hâle gelmek.“Bir adamın gözlerini kan bürümesin, ondan her türlü belâ beklenebilir.”
- Gözü hiçbir şey görmemek:Heyecana, öfkeye ya da önem verdiği bir işe kapılıp başka hiçbir şeyle uğraşamaz duruma gelmek.“Kendinden öylesine geçmişti ki gözü hiçbir şeyi görmez olmuştu.”
- Gözünü kan bürümek:Birisini öldürecek kadar öfkelenmek.“Katillerin gözünü kan bürümüştü, önlerine çıkanı öldürüyorlardı.”
- Hop oturup hop kalkmak:Ya heyecanından ya da öfkesinden yerinde duramaz olmak.
- Kafası kızmak:Çok öfkelenip sinirlenmek. “Kafamı kızdırmadan çekip gidin buradan.”
- Kan başına sıçramak (beynine çıkmak):Çok sinirlenmek, öfkelenmek. “Kan başına sıçramıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.”
- Kaşlarını çatmak:Kızgın, öfkeli ve sinirli olduğunu kaşlarını birbirine yaklaştırarak göstermeye çalışmak. “Bana öyle kaşlarını çatıp durma!”
- Küplere binmek:Haddinden fazla öfkelenme, kızmak, sağa sola ateş saçmak. “Yeni saatimi kırdığımı öğrenen annem küplere bindi.”
- Lahavle çekmek:Sıkıntıyı, öfkeyi gidermek, sabır telkin etmek için “Lahavle” ile başlayan duayı okumak. “Lahavle çekmekden başka bir şey yapamadım.”
- Nevri dönmek:Çok öfkelenmek, sinirlenip kızmak ve bu sebeple rengi değişmek. “Saygısızca konuşmaya başlayınca nevri döndü, öfkeyle elini kaldırdı.”
- Sinirleri yatışmak:Öfkesi veya kızgınlığı geçmek, sakinleşmek. “Çok şükür öfkesi yatıştı, şimdi konuşabilirsiniz.”
- Sinirlerini bozmak:Kızdırmak, öfkelendirmek.
- Surat bir karış:Öfkeli, kızgın, üzüntülü ve somurtkan. “Yanına vardığımızda suratı bir karıştı.”
- Suyunca gitmek:Bir kimseyi öfkelendirmeyecek biçimde hareket edip davranışlarını onun isteğine, eğilimlerine uydurmak. “Aman kızım kocanın suyunca git de sana zarar vermesin.”
- Tepesi atmak:Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek. “Tepesi atar atmaz salondakileri dışarı çıkardı.”
- Yanına salâvatla varılır:Çok öfkeli, kızgın ve kibirlidir.
- Yüzünden (suratından) düşen bin parça olmak:Sıkıntısı, öfkesi ve küskünlüğü yüz ifadesinden belli olmak. “Babamın yüzünden düşen bin parça, ne oldu yine?”
- Yüzünü ekşitmek:Rahatsız olduğunu, hoşnut olmadığını, öfke duyduğunu yüz ifadesiyle belli etmek. “Haydi kalk, yüzünü ekşitme öyle, çok kalmayacağız onlarda.”
- Zıvanadan çıkmak:1. Çok sinirlenip öfkelenmek, taşkınca hareketlerde bulunmak. 2. Delirmek, aklını oynatmak. “Biraz daha konuşup da beni zıvanadan çıkarmayın!”