Fırsat kollamak (gözlemek)
Deyim : Yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek: ‘sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu.’ -t. Buğra.
Gözlem altına almak
Deyim : 1) bir nesneyi, olayı veya bir gerçeği, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alıp incelemek; 2) hastanın hastalığını izlemek, denetim altında bulundurmak.
Özlemini çekmek
Deyim : Arzulamak, çok özlemek, hasretini çekmek: ‘mustafa kemal paşa, özlemini çektiği bir yuvaya kavuşmuştur.’ -h. Taner.
Özlemini duymak
Deyim : Yürekten istemek, arzu etmek.
Yol gözlemek
Deyim : 1) bir şeyin olmasını ummak; 2) bir kimsenin gelmesini beklemek.
Yolunu beklemek (gözlemek)
Deyim : Gelmesini beklemek: ‘ben merak ederdim, gece yarılarına kadar yolunu beklerdim.’ -m. Ş. Esendal.
Hasretiyle yanmak:
Deyim : Birbirlerinden ayrı olduklarından çok acı duymak.
(Bir şeyin) Hasretini çekmek:
Deyim : Gereksindiği halde o şeyi elde edemeyerek üzüntü içinde bulunmak. Çok özlemek.
Hasreti içine çökmek:
Deyim : Çok göreceği gelmek, görme isteğini gönlünün derinliklerinde duymak.
Hasret kalmak:
Deyim : Özlemek, özlediği şeye bir türlü kavuşamaz olmak.
Hasret gitmek:
Deyim : Özlemini çektiği, sevdiği bir yere ya da kimseye kavuşamadan ölmek.
Hasret çekmek:
Deyim : (deyiminin anlamı) Uzaktaki bir şeye, sevdiğine kavuşma isteği, özlem duyarak kıvranmak.