Şaşkın ile ilgili Deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında şaşkınlık kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik.
Şaşkınlık, beklenmeyen bir olayın sonucu olarak hayvanlar ve insanlarda bir irkilme tepkisi ile deneyimlenen kısa zihinsel ve fizyolojik durumdur. Şaşkınlık herhangi bir değerlikte hissedilebilir; yani, nötr / ılımlı, hoş, hoş olmayan, pozitif veya negatif olabilir.
Şaşkına dönmek
beklenmedik bir durum karşısında şaşkınlaşmak: ‘bunlar da mustafa kemal’i ifratlı hareketlere, yanlış yollara sevk etmek töhmeti altında bunalmış, şaşkına dönmüş idiler.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
(birini) şaşkına çevirmek
şaşırtmak: ‘bir mektupla kadınlarınız sizi şaşkına çeviriyorlar.’ -m. Ş. Esendal.
Ağız kalabalığına getirmek:
birini gereksiz sözler söyleyip çok konuşmak yolu ile şaşırtmak, dikkatini dağıtıp aldatmak. “ağız kalabalığına getirip yok pahasına aldı malları.”
Ağzı açık ayran delisi:
yeni gördüğü her şeye alık alık bakan, anlamsız bir hayranlıkla seyredip şaşıran. “haydi yürü, ağzı açık ayran delisi gibi ne bakıp duruyorsun vitrine.”
Ağzı (bir karış) açık kalmak:
çok şaşırmak, şaşakalmak. “onca seneden sonra sevdiği arkadaşını birden karşısından görünce ağzı açık kaldı.”
Akıllara durgunluk vermek:
çok şaşılacak bir şey olmak. “bir görmeliydin o olayı, akıllara durgunluk verecek bir olaydı.”
Aklı başından gitmek:
1) çok korkudan veya çok sevinçten ne yapacağını şaşırmak. 2) kafası çok yorulmuş olduğundan iyi düşünememek. “annemi öyle evin ortasında baygın görünce aklım başımdan gitti.”
Aklı durmak:
şaşırmak, düşünemez bir hâle gelmek. “resmi öyle güzel yapmış ki görsen aklın durur.”
Aklını başından almak:
çok şaşırtmak, düşünemeyecek duruma getirmek.”Gördüğü Ev aklını başından aldı.”
Bastığı yeri bilmemek:
sevinç, heyecan, vb. etkisiyle davranışlarını denetleyememek, şaşırmak, ne yaptığını bilememek.
Bir yaşına daha girmek :
şaşılacak yepyeni bir durumla karşılaşmak.
Boğuntuya getirmek :
şaşırtma yoluyla birisine yüksek fiyatla mal satmak ya da düşünmesine fırsat vermeden bir şeyi kabul ettirmek.
Dili dolaşmak:
heyecan, korku ya da bir hastalık sebebiyle söyleyeceğini şaşırmak, karıştırmak, açık olarak ifade edememek.“Babasını Aniden karşısında görünce dili dolaştı, kekelemeye başladı.”
Dilini yutmak:
büyük bir korku, şaşkınlık ya da sevinç karşısında konuşamaz hâle gelmek.“Korkudan Neredeyse dilini yutacaktı.”
Dört dönmek:
bir işi yapmak için korku, heyecan, telâş, şaşkınlık içinde sağa sola koşmak, çare aramak.“Kadıncağız Haberi alır almaz odanın içinde dört dönmeye başladı.”
Dudak ısırtmak:
1. Hayran bırakmak. 2. Şaşkınlığa, hayrete düşürmek.“Yazdığı Son kitabıyla dudak ısırttı herkese.”
Eteği ayağına dolaşmak:
telâş, korku ve heyecandan yürüyüşünü ve yapacağı işi şaşırmak.
Gözleri fal taşı gibi açılmak:
hayret, şaşkınlık ve öfke gibi sebeplerle gözleri iri iri açılmış olmak.
Gözlerine inanmamak:
hiç beklemediği bir anda bir şeyi görüp çok şaşırmak, bu sebeple gördüğünün gerçek olduğuna inanmamak.“Gözlerime İnanamıyorum, sen misin ahmet?”
Küçük dilini yutmak:
çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hale gelmek. “ne o dostum, küçük dilini mi yuttun?”
Parmağı ağzında kalmak:
çok şaşırmak, hayrete düşmek.
Parmak ısırmak:
büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek. “yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.”
Pusulayı şaşırmak:
1. Ne yapacağını bilemez duruma düşmek. 2. Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak. “iyice pusulayı şaşırmadan uyarmalıyız onu.”