Saymak ile ilgili deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında saymak kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik. Secdem.net
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler. Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.
- Azı çoğa saymak (tutmak)
verilen küçük bir armağanı çok beğenmek.
- (birini) adamdan saymak
bir kimseye gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak.
- (birinin) lokmasını saymak
sofrada yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.
- Cana minnet saymak (bilmek)
bir lütuf olarak kabul etmek: ‘yeni yıla değil, yeni bir sabaha sağ çıkabilmeyi cana minnet sayıyorlardı.’ -h. Taner.
- Dalga saymak
1) boş ve aylak durmak; 2) yersiz ve gereksiz şeylerle uğraşmak.
- Fasulye gibi kendini nimetten saymak
kendine çok değer vermek, kendini bir şey sanmak.
- Geri saymak
geriye doğru saymak.
- Görev bilmek (saymak, addetmek)
görev olarak üzerine almak, sorumluluk üstlenmek: ‘umutlu da olsam umutsuz da olsam görev bildiğim işi yerine getiririm.’ -m. C. Anday.
- Gün saymak
herhangi bir iş veya olayın belirlenmiş süresinin sonunu heyecanla beklemek.
- Gününü (günlerini) saymak (beklemek)
kurtulamayacak hasta son günlerini yaşamak.
- Hakaret saymak
bir sözü veya davranışı hakaret olarak kabul etmek.
- Hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak)
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.
- Hatır (hatırını) saymak
gerekli saygıyı göstermek.
- Hiçe saymak (indirgemek)
önemsememek, önem vermemek: ‘oyun kurallarını hiçe saymak, tiyatro gerçeğini bile bile bozmak da seyirci üzerinde güldürücü bir etki yapar.’ -m. And.
- İzinli saymak
1) izin vermek; 2) mec. bir işte ayrı tutmak.
- Kendini fasulye gibi nimetten saymak
tkz. kendini çok önemli biri gibi görmek.
- Mübah görmek (saymak)
hoş görmek, sakıncasız bulmak: ‘kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun?’ -p. Safa.
- Nabzını saymak
bir dakikadaki kalp atışını saymak: ‘sonra bileğini avucumun içine alarak nabzını sayıyorum.’ -r. N. Güntekin.
- Oldu bilmek (saymak)
sorunu çözülmüş bilmek.
- Ödev bilmek (saymak)
bir şey yapmayı kendisi için yerine getirilmesi zorunlu bir iş olarak kabul etmek, borç bilmek.
- Para saymak
ödemek.
- (parayı) avucuna saymak
peşin olarak ödemek.
- Pösteki saymak
içinden çıkılmaz bir iş yüklenip uğraşmak.
- Saymakla bitmemek (tükenmemek)
pek çok olmak.
- Sövüp saymak
aralıksız küfürler sıralamak, uzun uzadıya söverek yermek: ‘bir akşam ciğerci söve saya kondusundan çıktı. Başını alıp gitti.’ -a. Kulin.
- Üvey evlat gibi tutmak (saymak)
horlanmak, haksızlık etmek, iyi davranmamak: ‘sanatçıyı üvey evlat sayma huyumuz yine değişmedi.’ -h. Taner.