- Ağzına taş almak
söze karışmayıp susmak.
- Arabanın tekerine taş koymak
güçlük çıkarmak.
- Arkadaş değil, arka taşı
zarar veren arkadaş için söylenen bir söz.
- Atlama taşı yapmak
daha iyi bir yere geçmek için bir durumu veya bir kimseyi araç olarak kullanmak.
- Ayıkla pirincin taşını!
Bir işin pek karışık ve içinden çıkılmaz durumda olduğunu anlatmak için kullanılan bir söz: ‘karıya bir de nikâh yaptırdı mı ondan sonra ayıkla artık pirincin taşını!’ -o. Kemal.
- Bağrına taş basmak
sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak: ‘acı çekerdim ama makul bir çocuktum. Bağrıma taş bastım.’ -a. Kutlu.
- Baltayı taşa vurmak
farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak: ‘baltayı taşa mı vurduk, diyor, iyice görmemiş olacağım.’ -m. Ş. Esendal.
- Başı taşa değmek
ağır bir durum kendisine ders olmak.
- Başına taş düşmek (yağmak)
felakete uğramak.
- Başını taştan taşa vurmak
çaresiz kalarak çok pişman olmak.
- Başta taşımak
çok saygı göstermek.
- Bir taşla iki kuş vurmak
bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak.
- (birine veya bir şeye) taş çıkarmak (çıkartmak)
biri ötekinden özellik, yetenek vb. bakımından üstün olmak: ‘zaten yol boyunca hem lezzetli hem de buzdolabına taş çıkartacak sulardan geçeceğiz.’ -n. F. Kısakürek.
- Çamura taş atmak
çirkefe taş atmak.
- Çeki taşı gibi
ağır ve kımıldamaz.
- Çirkefe taş atmak (çirkefi üzerine sıçratmak)
edepsiz bir kimsenin tepkisine yol açacak bir davranışta bulunmak: ‘çirkefe taş atma, hikmetini mırıldanarak kaçar gibi uzaklaştı.’ -ö. Seyfettin.
- Dağlara taşlara
kötü bir durumdan söz edilirken ‘hepimizden ırak olsun’ anlamında kullanılan bir söz.
- Dalgasına taş atmak
argo işini bozmak, keyfini kaçırmak.
- Dama taşı gibi oynatmak
birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.
- Dalgasını taşlamak
birinin işini bozmak.
- Ekmeğini taştan çıkarmak
1) geçimini sağlamakta çok becerikli olmak; 2) en zor koşullarda bile kazancını sağlamak: ‘bu cins çocukların da ekmeğini taştan çıkarmak için ölürcesine çalıştıklarını görüyorum.’ -s. F. Abasıyanık.
- Elini taşın altına koymak (sokmak)
bir konuda sorumluluk üstlenmek.
- Eteğindeki taşı dökmek
bütün bildiklerini açıklamak.
- Fal taşı gibi
iri, büyük: ‘bu elleri güzel, yüzü çirkin delikanlı, ilk defa, gözleri fal taşı gibi açık, ruhundan bir ses koparabildi.’ -n. F. Kısakürek.
- Gerize taş atmak
edepsiz bir kimseye edepsizliğini göstermeye fırsat vermek.
- Kafasını taştan taşa çarpmak (vurmak)
başını taştan taşa çarpmak.
- Pabucuna taş kaçmak
ortaya çıkan durum karşısında tedirgin olmak.
Taş ile Başlayan Deyimler ve Anlamları
Paylaş