Zeyrek kuş iki ayağından tutulur
İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.
Yerdiğin oğlan (küçük) yer tutar
Bugün beğenmediğiniz, kendisinde yetenek bulmadığınız çocuğun zamanla bilgisi, görgüsü artar, toplumda önemli bir yeri olur.
Üç göç, bir yangın yerini tutar
Bir yerden başka bir yere taşınırken bazı eşya kırılır, dökülür, kaybolur, birçok kez taşınma sonunda bu eşya yangın artığına döner.
Tutulmayan uğru, beyden doğru
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç işlemesi düşünülmeyen kimselerle dürüstlük yarışı içinde olabilir.
Tutulmayan hırsız beyden büyüktür
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç işlemesi düşünülmeyen kimselerle dürüstlük yarışı içinde olabilir.
Selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz
Doğal yıkımlara karşı önlem alınır ama söyledikleri yalan yanlış olanı susturmaya kimsenin gücü yetmez.
Mayasız yoğurt tutmaz
Çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.
Kedi olalı bir fare tuttu
En sonunda bir iş başarabildi.
Kaynayan kazan kapak tutmaz
İçten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.
İt ağzını kemik tutar
Aşağılık bir kimsenin ağzını kapamak için ona bir çıkar sağlamak yeter.
İşleyen demir pas tutmaz (ışıldar)
Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
Başladığın bir işte her zaman güçlüklerle karşılaşacağını varsay ki sonunda hayal kırıklığına uğramayasın, iyi sonuçlar aldığında sevinesin.
(bir şey olmaya) yüz tutmak
1) bir şey, olmak üzere bulunmak 2) giderek biçim ve renk değiştirmek
Hayvan yularından, insan ikrarından (sözünden) tutulur
Yularından tutulan hayvan başka yöne sapamadığı gibi insan da söylediği sözün dışına çıkamaz.
El eliyle yılan tutulur
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El eliyle yılan tut, onu da yalan tut
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut
Düşmanın ne kadar güçsüz olursa olsun dikkat et, uyanık ol..
Değirmi yurt tutmaya değirmi g.t ister
Bir yerde, bir işte tutunup başarı kazanabilmek için sebatla çalışmak gerektir.
Çürük tahta çivi (mıh) tutmaz
Aslında yaramaz olan veya sonradan o duruma getirilen şeyi, ne kadar uğraşsanız da işe yarar duruma getiremezsiniz.
Cin tutana bir muska yeter
Çok kızmış birisini yatıştırmak için akıllı bir kimsenin sözlü veya yazılı öğüdü etkili olur.
Boş torba ile at tutulmaz
Çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.
Bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar
Bize yabancı duran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rahatça, içtenlikle yardım eder.
Bir fit bin büyü yerini tutar (yerine geçer)
Bir kimseyi başkasına karşı kışkırtmak için ara bozacak bir söz, bin büyü kadar etkilidir.
Bal tutan parmağını yalar
İmkânları geniş bir işin başında bulunan kimse bunlardan az da olsa yararlanır.
Ayyar tilki art ayağından tutulur
İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.
Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
Hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız..
Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar
Büyüklerinin sözünü tutmayıp onların gösterdikleri yoldan gitmeyenler toplum içinde ziyan olup giderler.
Altın tutsa toprak olur (altına yapışsa elinde bakır kesilir)
Giriştiği işlerde büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatan bir söz.
Altın pas tutmaz
Şerefli, temiz insana hiç kimse leke süremez.
Almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
Almayacağın bir şeye alacakmışsın gibi yakın ilgi gösterme, işinde çalıştırmayacağın kimseye çalıştıracakmışsın gibi umut verme.
Al aslan tutar, güç sıçan tutmaz
Bir kimse zekâsını kullanarak kendisinden güçlü olan yaratığı yenebilir ancak gücünü kullanarak kendisinden daha güçsüz ama zeki olan bir yaratığın üstesinden gelemez.
Akarsu pislik tutmaz
Bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur.
Akan su yosun tutmaz
Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
Ağzına bir zeytin verir, altına (ardına) tulum tutar
Yaptığı küçük iyiliklere karşılık büyük çıkar bekler.
Ağustosta yatanı, zemheride büvelek tutar
Elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur.
Ağanın eli tutulmaz
Zengin olarak düşünülen kişiden anılmaya değer bir bağış beklenir.