- Alçaktan uçmak
Argo atılan palavra düzeyi az olmak. - Benzi uçmak
Yüzü sararmak: ‘benzi uçtu, dudaklarındaki gülümseme soldu.’ -m. Ş. Esendal. - Beti benzi atmak (solmak, uçmak, kül kesilmek, kireç kesilmek)
Herhangi bir sebeple kanı çekilip yüzü solmak, korkmak: ‘baksana, beti benzi kül kesildi.’ -h. R. Gürpınar. ‘beti benzi atmış görevli, boş boş baktı çocuğun yüzüne ve kafasını salladı donuk bir ifadeyle.’ -e. Şafak. - Havalara uçmak
Çok sevinmek: ‘buna pek sevinmişti, oğlum memur oldu diye havalara uçuyordu.’ -e. Bener. - Havaya uçmak
1) patlama dolayısıyla zarar görmek; 2) mec. havaya gitmek. - Kendi kanatlarıyla uçmak
Hiç kimsenin desteği veya yardımı olmaksızın yaşamak veya bir işi olumlu sonuca ulaştırmak: ‘kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?’ -t. Oflazoğlu. - Kuş gibi uçup gitmek (uçmak)
1) çok kısa süren bir hastalıkla ölmek; 2) çok kısa sürmek, geçmek: ‘baktım seneler kuş gibi uçuyor / baktım sonum bir avuç toprak’ -b. Necatigil. - Rengi atmak (kaçmak, uçmak)
1) solmak: ‘rengi uçmuş kenarları yenmiş … bir fotoğrafı var.’ -a. Ş. Hisar. 2) korku, heyecan vb. sebeplerle benzi sararmak: ‘kadınlar da bu defa tevfik’i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar, tevfik’in rengi uçtu, dudakları titredi.’ -h. E. Adıvar. - Sevinçten uçmak
Çok sevinmek. - Yıldız akmak (kaymak, uçmak)
Yıldız gökyüzünde hızla yer değiştirmek. - Yüksekten uçmak
1) yükseklerde dolaşmak; 2) argo palavra atmak, çok abartmak.
Uçmak ile Başlayan Deyimler ve Anlamları
Paylaş