Üzüm üzüme baka baka kararır.
İnsan hem etkilenen, hemde etkileyen bir varlıktır. Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden kimseler, birbirlerinin huyunu kapar.
Üzümü (üzümünü) ye (de), bağını sorma.
Yararlandığın şeyin nereden geldiğini araştırma; anlamında şaka yollu söylenen bir atasözüdür. Ayrıca sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir; anlamında gelen bir atasözüdür.
Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle.
Şu dünyada herşeyin bir bedeli vardır. Bu bedeller onu kıymetli kılar, onun özünü oluşturur. Hiçbir emek zahmetsiz, hiçbir menfaat karşılıksız olmaz.
Baba (babası) oğluna bir bağ bağışlamış (vermiş), oğul (oğlu) babasına bir salkım üzüm vermemiş (üzümü çok görmüş).
Kişiler yaratılışları itibariyle hırslıdır, bu hırs onların bu dünyada suale ve sorguya çekilmesine sebeptir. İnsanlar istede istemese de kişilikleri ve karakterleri itibariyle bazı şeylerin kendisinden eksilmesine tahammül edemezler. Özellikle de kendilerinden birşey isteyen kişi onların sürekli hayatında olan birisi ise. Baba ve oğlu, oğulun yaşadığı yıl boyunca tanışırlar, kesinlikle yabancılık çekmezler. Herkes gibi onlarda birbirlerini en iyi tanıyan insanlardır. Baba tamamen iyi, temiz duygularıyla çocuklarının gelecekleri için onlara fedakarlık yapar; bundan çıkar güdmez. Çocuklar ise aynı hayat mücadelesine girdiklerinde, evli ise çocukları için, bekar ise tecrübesizlikten dolayı ailelerinin onlara verdiklerini, yine ailelerine çok görürler, bu şekilde süregelen bir çelişkiyi yine aynı biçimde çocuklarından görürler. Hayat aslında bu şekilde bir döngü içindedir.
Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun).
İnsanın bir işe yada girişime katkıda bulunması, elde edilecek olumlu sonuçlardan istifade etmesine bir gerekçe oluşturur. İnsanı, kendi emeği geçmeyen şeylerden istifade etmekten utanma duygusu alıkoymalıdır. Bir kimse, verim beklediği şeyden istediğini alabilmek için gereken harcamalardan kaçınmamalıdır. Yoksa hangi yüzle tam verim bekleyebilir?