Vurmak ile ilgili deyimleri ve anlamları. İçinde ve anlamında vurmak kelimesi geçen deyimler hangileridir? Vurmak ilgili Deyimler nelerdir? Vurmak sözleri…
Birçoğumuz deyimlerle ilgili bazı sözler veya cümleler bulmaya çalışmaktayız. Bugün’de yukarıdaki başlık altında sizler için deyimler derledik. Evvela Deyimin tanımını yapmakla başlamakta fayda vardır. Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Secdem.net
Bazı durumların ifade edilmesinde zorluk yaşandığında, anlamların yetersiz kaldığı anlarda etkili bir anlatım aracı olarak deyimleri kullanırız. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
- Afyonu başına vurmak
aşırı davranışlarda bulunacak kadar öfkelenmek, ne yaptığını bilememek.
- Ağzına gem vurmak
susturmak, söyletmemek.
- Ağzına kilit takmak (vurmak)
1) susmak; 2) susturmak.
- Alaya vurmak
ciddiyken sonradan alay ediyormuş gibi bir havaya girmek: ‘hep şakaya almış, alaya vurmuştu ablasıyla eski kocasının savaşını.’ -a. Kulin.
- Anlamazlıktan gelmek (anlamazlığa vurmak)
bir şeyi anladığı hâlde anlamamış gibi davranmak: ‘anlamazlığa vuruyorum, teşekkür ederek ayrılıyorum daireden.’ -a. Ümit.
- Aptallığa vurmak
bir şeyi bilmez, anlamaz gibi görünmek.
- Arkadan vurmak
bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek.
- Aşı vurmak (yapmak)
bağışıklık veya tedavi amacıyla vücuda aşı vermek.
- Ateşe vurmak
bir yemeği pişmek üzere ocağa koymak: ‘taş ocağın üstünde, ateşe vurduğu güveçten, kaynayan etin kokusu geliyordu.’ -n. Cumalı.
- Ateşi başına vurmak
çok öfkelenmek, sinirlenmek, coşmak.
- Ayakkabı vurmak
ayakkabı ayağı zedelemek, ayağı rahatsız etmek.
- Ayıbını yüzüne vurmak
birinin kusurunu yüzüne söylemek.
- Balta vurmak
balta ile kesmek, parçalamak: ‘sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz.’ -m. E. Yurdakul.
- Baltayı taşa vurmak
farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak: ‘baltayı taşa mı vurduk, diyor, iyice görmemiş olacağım.’ -m. Ş. Esendal.
- Başına vurmak
1) içki, gaz veya sıcak baş ağrısı yapmak; 2) dayanamaz olmak: bekârlık başına vurdu. 3) ne yapacağını bilemez hâle gelmek: ‘bu harp başına vurdu galiba, sapıtmışsın sen.’ -r. Erduran.
- Bir taşla iki kuş vurmak
bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak.
- Boynunu vurmak
başını keserek öldürmek.
- Çekip vurmak
bir anda karar verip silahla öldürmek: ‘eğer üstümde tabanca olsa bir iki demez çekip vururdum.’ -o. Kemal.
- Darbe vurmak (indirmek)
iyi olan bir durumu kötüye dönüştürmek: ‘abdülhamit, midhat paşa’nın katli ile fikir denilen kuvvete ağır bir darbe vurmuş.’ -h. E. Adıvar.