Yatak yorgan (döşek) yatmak : Çok ağır hastalanmak.
Yataklık etmek : Aranan birini, bir suçluyu gizlice evine almak veya ona yardım etmek.
Yatıp kalkmak : 1. Biriyle aşk hayatı yaşamak. 2. Bir yerde geceyi geçirmek.
Yavaştan almak : 1. Ilımlı, yumuşak davranmak. 2. Ağırdan almak, işi gereken sürede yapmamak.
Yaya kalmak : 1. İstediği şeyi yapamaz duruma gelmek. 2. Yardım edene kalmamak, çaresiz ve güçsüz kalmak.
Yaygarayı basmak (koparmak) : Hemen telaşlanıp, bağırıp çağırmak.
Yazboz tahtasına çevirmek : Bir konuda art arda, birbirini tutmayan kararlar almak.
Yazı getirmek : Henüz havalar serinken, yazlık, ince giysiler giymek.
Yazıklar olsun : Beni çok üzdün, seni kınıyorum, bunu senden beklemezdim.
Yazıya (kaleme) dökmek : Bir konuyu, bir duyguyu, düşünceyi, yazarak ifade etmek.
Yazıyı çıkarmak (sökmek) : Okuyabilmek, okumayı öğrenmek.
Ye kürküm ye : 1. Gösterilen saygı, kişiliğine değil, üstündeki kıyafete . 2. İlgi içten değil, yararlanmak içindir.
Yedi canlı : 1. Birçok ölüm tehlikesi atlatan. 2. Sağlıklı, güçlü kimse.
Yedi devlet (düvel) : Bütün dünya, bütün devletler.
Yedi kat el (yabancı) : Akrabalık, dostluk, arkadaşlık gibi yakınlığı tanışıklık olmayan.
Yediden yetmişe kadar : En küçüğünden, en büyüğüne kadar eli ayağı tutan herkes.
Yediği önünde, yemediği ardında : Bolluk içinde, istediğini yapabilecek güçte.
Yele vermek : Savurmak, boşuna harcamak.
Yelkenleri suya indirmek : Direnmekten vazgeçip, karşısındakinin isteğini kabul etmek.
Yem borusu : İyi bir yaşamın sağlanacağını bildiren aldatıcı veya oyalayıcı söz veya davranış.
Yem dökmek (koymak) : Birinin gönlünü kazanmak veya oyuna getirmek için çıkar sağlamak ya da öyle görünmek.
Yeme de yanında yat : Çok lezzetli veya çok hoş.
Yemeden içmeden kesilmek : Bir üzüntü ya da heyecan sebebiyle yiyemez, içemez duruma gelmek, iştahı kesilmek.
Yemin billah etmek : Allah’ın adını anarak, ant içmek.
Yemin etsem başım ağrımaz : Gerçek olduğuna hiç korkmadan yemin ederim anlamında kullanılır.