Yük ile ilgili deyimler hangileridir? İçinde ve anlamında Yük kelimesi olan deyimler nelerdir? Açıklaması ve anlamlarıyla beraber deyimleri derledik. Secdem.net
Deyimler, bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Ayrıca deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş. Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.
Deyim ve atasözlerini karıştırmayın ikiside farklıdır. Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler. Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.
- (birine) yük olmak
1) bir kimse, sıkıntılı bir işini başkasına yaptırmak: ‘onların hepsinde sanki bulundukları yere yük oluyorlarmış gibi utangaç ve ürkek bir hâl vardır.’ -b. R. Eyuboğlu. 2) kendisi için başkasına para harcatmak, masraf yaptırmak: ‘bunları gazetelere verebilirsem amcama yük olmaktan kurtulacağıma emindim.’ -h. E. Adıvar.
- Yük altına girmek
ağır bir görevi üzerine almak.
- Yük vurmak
hayvana yük yüklemek.
- Yükte hafif pahada ağır
taşınması kolay olan değerli (eşya): ‘… işgal altındaki memleketlere o günlerde sık sık ve kolaylıkla seyahat etmiş, yükte hafif pahada ağır eşya sokup çıkarmışlardır.’ -h. E. Adıvar.
- Yükünü almak
1) taşıyabileceği en ağır yükü yüklenmiş olmak; 2) yeterli sayıda bulundurmak, dolmak: ‘lokanta da her akşamki yükünü almaya başlamıştı.’ -t. Buğra. 3) yükünü tutmak.
- Yükünü çekmek
bütün ağırlığını taşımak, her türlü eziyete katlanmak: ‘şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı.’ -ç. Altan.
- Yükünü tutmak
çok zengin olmak, zenginleşmek: ‘zira bazı insanlar da vardır ki yüklerini tuttuktan ve biraz da yaşlandıktan sonra kendilerini bir nevi santimantal veya dinî mistisizme verirler.’ -y. K. Karaosmanoğlu.