Z harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için “z” harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan “z” harfinin atasözü listesi.
Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları…
Zahirenin (çiftçinin) ambarı sabanın ucundadır.
İnsanın eline ancak kazandığı şey geçer. İyi sonuç almak isteyen kimse çok çalışmalı, işine dört elle sarılmalıdır. Nitekim toprak, iyi sürülürse bol ürün verir.
Zahmetsiz rahmet olmaz.
Allah tarafından kula gönderilen rahmet, kulun göğüslediği zorluk ve sıkıntılara göre artar yada eksilir. Hiç kimseye haketmediği birşey verilmez. Sıkıntı çekilmeden, uğraşılmadan, istenilen sonuç elde edilemez. Her nimetin bir külfeti vardır. Sıkıntı çekmeden, bazı özverilerde bulunmadan, yorulmadan hiçbir şey elde edilemez.
Zaman sana uymazsa, sen zamana uy.
Her insanın bir dünya görüşü, bir anlayışı vardır. Her türlü olay bu dünya görüşüne göre yorumlanıp anlam kazanır. Yaşadığımız çağın düşünce ve koşulları bizimkilerle örtüşmeyebilir. Kendi anlayışımızı başkalarına kabul ettirmek için çevremizdekilerle sürtüşmek doğru değildir. Yaşadığımız çağ ile görüşlerimiz arasında bir uygunluk olmalıdır.
Zararın neresinden dönülse (dönersen – dönsen) kardır.
İnsanın zekası, olup bitenlere karşı yerinde ve zamanında aldığı kararda ortaya çıkar. Kişi, sürüp giden zararlı bir işten ne kadar erken vazgeçerse, daha sonra uğrayacağı zararı o kadar azaltmış, sonuç olarak bu kadar kar etmiş olur. Bazı girişimler zararla sonuçlanabilir. İş, düzeltilmeyecek durumdaysa, bunda inat etmemek, boş yere emek, para harcamamak gerekir. Aksi takdirde uğrayacağımız zarar daha büyük olur.
Zemheriden sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez.
Zemheri kelime anlamı ile ayaz, dondurucu soğuklar anlamına gelen bir gün dönümüdür. Bu soğuklarda veya bu soğuklardan sonra ekilen tohum toprakta çürür, tutmaz, hiçbir verim alınamaz. Tıpkı kocasından sonra kalkan, onu uğurlamayan, gönlünü almayan duyarsız bir eş gibi. Bu atasözü genellikle evine sahip çıkmayan, görevlerini tam anlamıyla yerine getiremeyen evli kadınlar için söylenir. Türk kültüründe ve geleneklerinde bu tip bir davranışa yer yoktur, tahammül edilemez bir durumdur.
Zengin adam, elindeki kendine yeten adamdır.
Bazı insanlar dünya değerlerini para ile ölçer, ona göre davranır. Bazı erdemli insanlar ise elindeki değerleri kullanarak en iyisini yapacak şekilde davranır. Kendisinde daha çok imkan olan ile olmayan insanların yapmak istediği uygulama veya yaşamak istediği hayatlar ellerindekilerin kıymeti ile değil, o kıymetleri ne kadar doğru kullandığı ile ölçülür. Akıllı ve zeki insanlar küçük varlıklar ile çok büyük değerleri ortaya çıkarabilirken, dünya malının getirdiği güce inanan bilinçsiz insanlar ise o kadar şanslı olmayabilir.
Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır.
Varlıklı, zengin kimse, para gücüyle en zor işleri başarır. Züğürt ise, parasızlık yüzünden, en kolay işi bile başaramaz, şaşırır kalır. Zengin kimse, para gücüyle en zor işlerin bile üstesinden gelir. Züğürt ise en basit işleri bile parasızlık yüzünden başaramaz.
Zengin giyerse “sağlıcakla”, fakir giyerse “nereden buldun ki!” derler.
Zenginin yeni birşey edinmesine şaşılmaz. Çoğu kimse, sırf ona yaranmak gayesiyle “sağlıcakla” demek için kuyruğa girer. Yoksul birşey edindimi buna şaşırlır. Ya kıskançlıktan yada şaşkınlıktan kimsenin aklına “sağlıcakla” demek gelmez.
Zenginin ayakucunda uyuyacağına, fakirin başucunda uyu.
Dünya malına hevesli, kişiler arasında iktidarı olmayan insanlar, malı ve parası olan insanların oyuncağı olurlar. Şu dünyada onur ve gurur için yaşayan nitelikli insanlar gibi belli bir kişilik değerine ulaşmak yerine, niteliksiz ancak zengin insanların ayakçısı olan hırslı kişiler her zaman aynı durumda yaşamaya mahkumdur. İstisnai bir durum ile güçlü mal varlığını yakalayan kullanılmış insanlar ise, elindekinin değerini anlamadan herşeyini kaybedecektir.
Zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı meydana çıkmaz.
Zengin kişi, hemen her türlü ayıbını parasının gücüyle yok etmesini bilir. Yoksul birinin ise tedavi için parası olmadığından hastalığının ne olduğu anlaşılamaz.
Zenginin gönlü olana kadar (olasıya), fakirin canı çıkar.
Zengin insanların dertleri farklıdır. Düşündükleri dünya malı onların arkasında bıraktıklarını veya herhangi bir durumda olmasına sebep olanları çabuk unutmasına hatta hatırlamamasına neden olur. Küçük bir örnek vermek gerekirse, babadan kalma evini satmak istemeyen fakir kimse, zengin kimsenin uzun uğraşıları sonunda satmış olsa bile, hakkına düşeni alamaz. Çünkü zengin insan amacına ulaşmış, bir diğer işe koyulmuştur bile. Buna günümüzde çalışıpta maaşını alamayan bir çok kişi en bariz örneklerden bir diğeridir. Zengin kişilerin başkalarına karşı eli çok sıkıdır. İsteksizce yaptıkları yardımlar da yerine ulaşıncaya kadar iş işten geçer.
Zenginin horozu bile yumurtlar.
Varlıklı kişi, parası sayesinde olanaksız gibi görünen işleri bile gerçekleştirir. Kısır girişim olarak değerlendirilen işten bile kazanç sağlamanın yolunu bulur.
Zenginin kağnısı dağdan aşar, fakirin eşeği düz yolda şaşar.
Zengin ve varlıklı insanlar yapmak istediklerini amaçları çok zor bile olsa yaparlar. Bunu zorlanmadan para gücü ile icra edebilirler. Fakir ve imkansız insanlar ise yapmak istedikleri küçücük şeyleri bile beceremezler, buna fırsat yaratamazlar.
Zenginin malı, fakirin ağzını yorar.
Fakir ve niteliksiz insanların sohbet etmeye bolca zamanı vardır. Bunlardan birkaçı bir araya geldiklerinde zenginlerin yaptıklarını eleştirirler, kendilerini onların yerine koyarak hayaller kurarlar. Ancak gerçek hayatta hiçbir şey değişmez, sadece konuştuklarıyla kalırlar. Bu yüzden bizler bu gibi insanlardan olmamalı, durumumuz çok kötü bile olsa önümüzdeki hayata bakmalıyız.
Zenginin malı, fakirin dölü kıymetli olur.
Zengin ve erdemsiz insanlar hayatlarını, kişiliklerini, niteliklerini ve çevresindeki en önemli kişileri malları olarak görürler. En önemli değerleri dünya malları, sonra manevi ihtiyatları olur. Fakir ama gururlu insanların en değerli kıymetleri ise çocuklarıdır. Çocukları için yaşarlar, onlar için çalışır çabalarlar. Bu dünyada en önemli farz görevlerini layıkı ile yerine getirerek bu dünyanın dengesini korumuş olurlar.
Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar.
Yoksul, züğürt kimseler, zenginlerin malları üzerine konuşmayı pek severler. Bu konuşma onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz. Yoksulluk çeken kişiler, varlıklı kimselerin servetlerini dedikodu konusu yaparlar. Bu atasözü, birinin zenginliğinden çok söz etmenin gereksizliğini belirtmek için söylenir.
Zenginlikle sıcaktan zarar gelmez.
Zenginlik ile elde edilen para, aklı başında selim insanlar için zararlar oluşturmaz. Aksine daha iyi şeyler yapmasına, doğru yollarda doğru bir şekilde kullanmasına sebep olur. Kişi niteliksiz bile olsa sadece parasını yer, çoğu zaman çevresindekileri kaybetse bile yeni şeyler yaşamış olur. Götürüsünün yanında daimi getirisi vardır. Tıpkı soğuklar gibi. Soğukta insan yaşayamaz, kalacak yere ihtiyacı vardır, vücut çabuk zayıf düşer, sürekli beslenmeye ihtiyaç duyar. Soğuk insanın kan dolaşımını yavaşlatır ve uykusunu getirir. Barınma imkanlarına ihtiyaç duyar. Sıcak ise her zaman daha kolay bir hava şartıdır. Her yerde her zaman kolayca yaşanılacak, ayak uydurulacak bir ortamdır. Soğuk havaya göre getirisi çok daha fazladır. Serinlemenin masrafsız birçok yolu mevcuttur.
Zırva tevil götürmez.
Saçma ve tutarsız söz ne kadar akla yatkın hale getirilmeye, ne denli yorumlanmaya çalışılırsa çalışılsın, niteliğini değiştirmez, neyse öyle kalır. Saçma olan bir düşünceyi savunmak için yorumlara girişmek yararsızdır.
Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar.
Zorbalığın, kanunsuzluğun hüküm sürdüğü yerde ne din, nede yasa emirleri yürür. Bir ülkede zorba bir yönetim iş başına gelirse, o ülkede daha önce yürürlükte olan yasalar ortadan kalkar; zorbalığın hükümleri yürürlüğe girer.
Zor oyunu bozar.
Sevginin ve hoşgörünün değil, zorbalığın egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bir kimse, kurala uygun olarak yürümekte olan işi, istediği yola çevirmek için zor kullanırsa, artık kural söz konusu olamaz. Güçlü olan istediğini yapar. Her iş belli kuralları çerçevesinde yürütülür. Kurallara uygun olarak yürütülen bir iş, zor kullanılarak belli bir yöne çekilmek istenirse, artık kurallar söz konusu olmaz; güçlünün dediği olur.
Zora dağlar dayanmaz.
Garip bir dünyada yaşıyoruz: Zorba, biz istemesekte, genellikle oyunu bozar, kişinin hesabını alt üst eder. Zor kullanan kimselere çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğer. En zor sorunlar, insanın teknik gücü ve azmi sonunda çözüme kavuşturulur. Bilinmeyen pek çok şey insanların büyük çabaları sonunda ortaya konulmuştur. İnsan emeğinin ve aklının yapamayacağı hiçbir iş, çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.
Zorla güzellik olmaz.
İnsanın incelikli dokusu zorbalıkla değişmez: Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez.
Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak yeğdir.
Hastalığın mı yoksa yoksulluğun mu daha kötü olduğuna karar vermek bir hayli zordur. Her ikisi de insan için birer yıkımdır. Yoksulluk, hastalıktan daha çok sıkıntı veren bir durumdur. Çünkü parasızlık insanı hastalıktan daha beter sıkıntılara sokar.
Züğürtlük zadeliği bozar.
Hayatı belli bir çizginin üzerinde götüren ve çevresinden sürekli saygı gören soylu kimse yoksullaşınca, asilliğini unutur. Yoksulluk, nice değerleri yere çarpar, ufalar. Zengin, varlıklı ve soylu kimseler yoksullaşıp parasız pulsuz kalınca zamanla soyluluklarını da yitirirler.
Zurnada peşrev olmaz (ne çıkarsa bahtına).
Plansız, rastgele yapılan işte kural ve yöntem aranmaz. İş, kendi kendine nasıl yürürse yürür. İşin sonucu da kestirilemez. Şans varsa her işten iyi sonuç alınır.