Eski dünyanın en büyük şehri Babil’di. Babil, Babil krallığının ve iki Babil imparatorluğunun başkentiydi. Babil, Mezopotamya’da, adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. “Babil sözcüğü Akadca Bāb-ilû kelimesinden gelir. Bāb-ilû sözcüğü, bab (kapı) ve ilu (tanrı) sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve Tanrı’nın kapısı anlamına gelir.
Babil, Irak’taki El Hillah şehrinin yakınlarında, Fırat Nehri’nin kıyılarında kuruluydu. Konumu, Babil’in önemli bir ticaret merkezi olmasını sağladı. Şehir ayrıca Babil imparatorluğunun dinî merkezlerden biriydi. Babiller, tıp ve astronomi alanında ilerlemişlerdir. Başlıca geçim kaynakları tarım ve ticarettir. Babil’in Asma Bahçeleri, Dünyanın Yedi Harikası’ndan biridir. MÖ 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil’in çorak Mezopotamya çölünün ortasında; ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir.
Babil’le ilgili ilk tarihî kayıtlar M.Ö. yaklaşık 2200 yıllarındadır. İlk önemli Babil hükümdarı Kral Sumuabum, M.Ö. 1894’te bir hanedan kurdu. Bu hanedanın en ünlü kralı, Hammurabi’dir ve M.Ö. 1792 -1750 yıllarında hüküm sürmüştür. Hammurabi, geliştirdiği akıl dolu ve adaletli kanunlarıyla bilinir.
M.Ö. 5000 ve 500 yılları arası çok önemli yeni teknolojilerin ortaya çıktığı tir çağdır. Tekerlek, metalden yapılma aletler ve silahlar bu zamanda geliştirilmiştir. Yine bu zamanda, madenî para kullanımı başlamış, yazı ve matematik ortaya çıkmıştır. Babilliler ayrıca yıldızlan da incelemeye başlamışlardır.