Napolyon Bonapart (Fransızca yazılışı ile Napoléon Bonaparte), 15 Ağustos 1769 tarihinde Fransa’nın Ajaccio kentinde doğmuş, Fransız devlet adamı ve askerdir. Carlo Buanoparte ile Marie Letizia Ramolino’nun ikinci oğullarıdır. Napolyon Savaşları süresince Avrupa’ya korku salan Fransa İmparatoru ve İtalya Kralı Napolyon Bonapart, tarihin en başarılı liderlerinden biri olarak gösterilir. Yıllarca süren siyasi sorunlar ve belirsizliklerden sonra Fransızlar, Napolyon’u 1799 yılında yeni liderleri olarak kabul ettiler. Napolyon, sadece mükemmel bir general değil aynı zamanda çok becerikli bir yöneticiydi. Napolyon 1812 yılına gelindiğinde, neredeyse Avrupa’nın tamamını içine alan bir imparatorluk kurmuştı.
18 Haziran 1815’teki Waterloo Savaşı, Napolyon’un en son ve en meşhur savaşıdır. Savaş, Brüksel yakınlarındaki küçük Waterloo şehrinde yapıldı. Napolyon, bu savaşta İngiliz Wellington1 ın orduları tarafından ağır bir yenilgiye uğratıldı. Bu yeni koalisyon Temmuz ayında Waterloo Muharebesi’inde onu kesin bir yenilgiye uğrattı. İngilizlere teslim olan Napoyon, gözlerden uzak bir yerde Saint Helena adasında hapse gönderildi. 51 yaşında 1821 yılında vefat etti ve vefatı Avrupa boyunca büyük bir şok ve üzüntü ile karşılandı. 1840 yılında bir milyon kişinin şahitliği ile geriye kalanları Paris’e, halen bulunduğu Les Invalides’e döndü.
Napolyon’un, Askeri ve politik stratejileri halen dünya çapındaki birçok askeri okulda ders olarak okutulmaktadır. Karısı josephine, Fransız Batı Hint Adalarından gelen bir ressamın kızıydı. Josephine hem çok akıllı hem de çok güzeldi fakat Napolyon ve Josephine’in çocukları yoktu.
Napolyon’un ünlü sözleri
Bir kral felaketin altında inlememelidir.
Bir toplumun gelişmesini görmek için o toplumda ki kadınlara bakınız.
Budalalar geçmişten, akıllılar şimdiki zamandan, deliler de gelecekten bahsederler.
Büyük felaketler büyük insanların yetiştiği okuldur.
Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, İstanbul başkenti olurdu.
Diplomat sadece iyi giyinmiş bir polis kuvvetidir.
En büyük tehlike zaferin eşiğinde durur.
En büyük suç umutsuzluktur.
En kısa yol bilinen yoldur.
En tahammül edilemez zorbalık, küçük adamlarınkidir.
Fırsat çıkmadıkça, kabiliyetlerin önemi yoktur.
Felaketler üstünde dimdik duran insan soylu ve cesurdur.