Aborjinler’i daha önce duydunuzmu bilmiyoruz. Ama Aborjinler Avustralya kıtasının yerlileridirler. Günümüzde birçoğumuzun oyuncak olarak kullandığı bumerangların mucidi olan Aborjinler, bu aleti avlanmak için kullanıyorlar. 18.yy’a kadar Aborjin halkı kendi gelenek ve görenekleriyle kendi yaşam tarzlarıyla dünyadaki diğer milletlerden bağımsız olarak Avustralya ve Tasmanya çevresinde yaşamlarına devam etmişlerdir. Aborjin ismi, Latincedeki “ab” ve “origine” sözcüklerinden türemiştir.
İngilizcedeki from, Türkçedeki –den, -dan’ı karşılamakla birlikte kökenli, kökene ait demektir. Aborjinler yazılı bir dile sahip değildir. Kültürel aktarım için müziğin gücünü kullanmışlar, şarkılar yoluyla ağızdan ağza birçok bilgiyi sonraki kuşaklarına aktarmışlardır. Ancak birçoğu İngilizler tarafından öldürülmüş ya da topraklarından sürülmüştür. Günümüze kadar da sayıları yok denecek kadar azalmıştır. Avustralya’da kendi hallerinde yaşamlarını sürdüren Aborjinlerin huzuru, 1770 yılında İngiliz Kaptan James Cook’un burayı keşfetmesiyle bozuldu.
İngilizler Avusturalya kıtasına ilk kez, Kaptan James Cook önderliğinde girmiştir. 1788 itibariyle Sidney’de sömürgeciliğe başlayan İngilizler, bölgeye yeni ve faklı hastalıkları götürmüşlerdir. Bu dönemde birçok aborjin, kızamık, suçiçeği ve grip gibi hastalıklar yüzünden yaşamlarını yitirmiştir. 1778 yılında askerleri ve tüccarlarıyla Avustralya’ya sömürgeciliği getiren Ingilizler, o yıllarda 300.000’den fazla olan Aborjin nüfusunun büyük kısmını yok ederek sayılarının 50.000’e kadar düşmesine sebep oldu.
İngilizler bölgeye girdiklerinde aborjinlerin kendilerine has kültür ve inanışı olduğunu görmezden geldikleri gibi bu kültürlerin aborjinlerin hayatı için önemini bile idrak edememişlerdir. Nihayet 1960’lardan itibaren Aborjinleri korumaya yönelik kanunların çıkmasıyla, kendilerine ve yaşam alanlarına dokunmak suç haline geldi ve böylece nüfusları tekrar artarak bugün 500.000’e yaklaştı. Bumerang ve mızrak ile avlanan, kanolarla nehirlere çıkarak balık tutan Aborj inler doğayla iç içe ve uyum içinde yaşayan barışçıl bir halktır.